Bağımlı olmanın sosyal, biyolojik ve genetik nedenleri vardır. Kişinin aile yapısı, ruhsal ve genetik özellikleri, bağımlı olduğu şeye ulaşımı, sosyal çevresi bir bağımlılığın başlaması ve sürdürülmesi konusunda etkilidir. Bağımlılık aslında beyinle ilgili bir hastalıktır ve tedavi edilebilir. Bağımlılığın asıl tedavisinde bizi hangi açıdan mutlu ettiğini, hangi eksik noktamızı kapattığını bulmak önemlidir. Bu tespit edilmeden gerçek bir tedavi yapılması ve tedavinin başarıyla sonuçlanması mümkün değildir. Bağımlılık yaşayan kişilere baktığımızda kaçış noktaları; bağımlılık yapan maddenin onların ağrılarını yok ettiği, hayatlarına anlam verdiği, onları canlandırdığı gibi nedenlerdir. Bu kişinin sosyal hayatında karşılığını bulamadığı bir boşluk olduğunun da göstergesidir. Aslında bu kişiler genelde acı çeken, mutsuz olan insanlardır. Ve onlara sorulması gereken asıl soru da neden mutsuz olduklarıdır.

Bağımlılığın temelleri çocukluk döneminde atılmakta ve yaşanan sorunlar devam ettikçe bağımlılık fiziksel boyuta ulaşmaktadır. Kısaca çocuk kendisini mutlu hissettiği maddeye ulaşma imkanı bulunca artık bundan kurtuluşu için büyük çaba harcamak gerekecektir. Çocukluğumuzda yaşadığımız travmatik olayların her zaman bağımlılık yaratacağını düşünmemiz doğru değildir. Ancak yapılan araştırmalarda bağımlı bireylerin hepsinin çocukluğuna bakıldığında bir sorun yaşandığını görebiliriz. Bağımlılık tedavisinde cezalandırıcı, dışlayıcı yöntemler hiçbir zaman işe yaramamaktadır. Burada asıl gösterilmesi gereken tavır merhamet ve sabır olmalıdır.

Bu aşamada bağımlılık olarak sadece alkol ve yasaklı maddelerin tüketimini düşünmemek gerekir. Kumar, teknoloji, sigara, alışveriş yapma, aşırı yemek yeme bunlar da bağımlılık yaratır ve zararlara yol açabilirler.

Bağımlılıkla ilgili en sık duyduğumuz ancak yanlış olan durumlar ise şöyledir:

Bağımlılık bir irade sorunudur, kişi kendisi isterse bırakabilir. Burada bilinmesi gereken bağımlılığın tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğudur. Kişinin kendi haline bırakılması, onun durumunu fark etmesi beklenemez.

Bir maddeye karşı bağımlılığınız varsa başka bir maddeye de bağımlılık geliştirebilirsiniz. Burada bahsedilen çoklu bağımlılık durumu herkes adına genellenemez. Bağımlı olunan maddenin kişide doldurduğu boşluk ve beyinde yarattığı kimyasal etki bu konuyla ilgilidir.

Bağımlılık genetiktir. Araştırmalara göre genlerimizle bağımlılığımızı aktarabilsek bile kişinin yaşadığı aile ve sosyal çevre, deneyimler bir kişinin çocuklarının da kesin bağımlı olacağı anlamına gelmez.

Bir diğer büyük düşünce sorunu da bir kere kullanmaktan bir şey olmaz, istediğim zaman bırakabilirim şeklinde ki yaklaşımlardır. Bu durumlarda da bağımlılık yaratan madde ya da durumun mutlaka tedaviye ihtiyaç duyduğu konusu önemlidir.