Üsküdar Salacak sahili açıklarında yer alan İstanbul'un simge yapılarından biri Kız Kulesi. Yapılış amacına dair anlatılan pek çok hikaye var. 2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyon çalışmalarına başlanan bu nadide yapı 2023 yılında yeniden halkın ziyaretine açıldı. Bu gezip görülesi yapıya ait efsanevi hikayeleri ve gerçeği burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Önce efsanelerden başlayalım. Birinci efsane hem romantik hem de hüzünlü. Kuleye adını veren Leandros ve Hero'nun aşkı. Fırtınalı bir gecede Leondros kulede bir ışığın yandığını görür ve sevgilisi Hero'nun kendisini yanına çağırdığını düşünerek denize atlar. Aslında ışığı yakan Hero'nun bu aşkı onaylamayan babasıdır ve onların her gece gizlice buluştuklarını öğrenmiştir. Leandros'un denize atladığını görünce ışığı söndürür ve zavallı Leandros Boğaz'ın dalgalarıyla baş edemeyip boğulur. Bu acıya dayanamayan sevgilisi Hero ise kuleden atlayarak yaşamına son verir. Bu aşıkların aşkının ölümsüzlüğünün sembolü olarak da kulenin olduğu yere bir deniz feneri yapılır.

Diğer efsane hemen hemen hepimizin bildiği bir efsanedir. Buna göre dönemin Kral'ına çok sevdiği kızının 18 yaşına geldiğinde öleceğine dair bir kehanette bulunulur. Kral bu kehanetin gerçekleşmesini engellemek için denizin ortasına bir kule yaptırır ve kızını buraya yerleştirir. Ancak kuleye gönderilen bir üzüm sepetinin içinden çıkan yılan prenses için öngörülen kehanetin gerçekleşmesine neden olur.

Diğer bir efsane ise Battal Gazi ile ilgilidir. İstanbul'u kuşatmaya gelen Battal Gazi kuşatmadan sonuç alamayınca Kız Kulesi önündeki kıyıya karargahını kurar. 7 sene burada ordusuyla kalan Battal Gazi Üsküdar Tekfuru'nun kızına aşık olur. Tekfur korkusundan kızını ve hazinelerini Kız Kulesi'nde saklamaya başlar. Ancak Battal Gazi tekfurun kızını ve hazineleri alarak Üsküdar'dan atına atlayarak uzaklaşır. Atı alan Üsküdar'ı geçti sözünün de buradan çıktığı rivayet edilmektedir.

Efsanelerden sonra gerçeğe gelecek olursak durum şöyledir: MÖ 408 yılında Atinalı bir general Karadeniz'den gelen gemilerin kontrolünü sağlamak için kaya üzerine bir yapı inşa etmiştir. Kule yapısı Bizans döneminde ahşap olarak yapılmıştır. Kule boğazdan geçen gemilerden vergi alınması amacıyla kullanılmıştır. 1509 depreminde yıkılan kule yeniden inşa edilmiş ancak 1721 yılında yanmıştır. Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından ise deniz feneri olarak kullanılması amacıyla 1731 yılında onarıma alınmıştır. 1829 yılında karantina istasyonu olarak kullanılan yapı 1832 yılında yeniden restore edilmiştir. Gerçek efsaneler kadar ilginç değil tabi. Ama yapılan son restorasyonla ticari amaç gütmekten çok kişilerin manzaranın keyfini sürmesi için tasarlanmış. Ziyaretlerde müze kart geçerli sadece kuleye tekne ile geçmek için 50 TL ödemek gerekiyor. Bu da 65 yaş üstü ve 7 yaş altı kişilerden alınmıyor. Mümkünse hafta içi ziyaret etmenizi öneririm tahmin edersiniz ki hafta sonu son derece kalabalık. Bir de erken saatlerde gitmenizde fayda var çünkü kendinize ait araçla gidecek olursanız park yeri bulmak son derece kolay oluyor.