Aile demek, dışarda yaşadığı tüm olumsuzlukların acısını birbirinden çıkaracak, kavga edecek diye değil, birbirlerini incitmeden sevebilecek yuva demektir. Eş demek, gidilen her yerde onu da temsil etmek demektir. Eşe gelen olumsuz her davranışta eşin hakkına sahip çıkabilmeyi, aynı safta yer almayı zorunlu kılar. Evlenen kişi kendi anne babası gibi yeni bir kök aile kurmuş demektir. Ev içinde her şey yolundayken, sorun olduğunda her şey birden başka boyuta dönüşüyorsa sağlıklı olmayan bir şeyler var demektir. Ailede sevginin yolu kötü anlarda eşini kırmamaya, hataları kabul etmekle korunabilir. Eşlerin duygusal zekâya sahip olması ise tüm evliliği kurtarandır. Duygusal zekâ dediğimiz şey ise; eşini anlayabilmek, dinleyebilmek, duygudaşlık yapabilmek ve tepkisine ters tepki vermeden eşinin neden öyle davrandığını anlamaya çalışmaktır. Evlilik okullarında bunlar ve benzerleri fazlasıyla verilecek okullar olmalıdır. Ve unutmamak lazım gelir ki, eşlerin birbirlerini sevdiğini hissetmeleri evliliğin en güçlü tarafını oluşturur. Bu duyguyu hisseden çiftler ne kadar kavga etmiş olsalar da, kavganın sonunda birbirlerine dargınlık gütmezler. Sevginin insana güç veren en büyük güç olduğunu kalplerinde hissederler. Sevgi iyileştirir dediğimiz de budur; yalnız olmadığını hisseden çiftin mutluluğu hep sımsıcak olur…
Kadının değeri, hediye almakla, çiçekle böcekle olmaz! Değer, eşinin kıymetini bilmekle anlamlı hale gelir. Pahalı hediyeler sevginin bir ölçüsü değildir. Üstelik son bir yılda kaç kadınımız cinayetle hayatını kaybetti, sayısı korkunç! Şiddet görenlerde bir zamanlar çiçek böcek hediye mutlaka almışlardır.
Evlilik okulu; “Ya benimsin ya da kara toprağın” mantığının asla aşk olmadığını, kıskançlığın aslında sevgiyle ilgisi olmadığını, ruhsal bir hastalık durumun olduğunu ve tedavi gerektirdiğini, insanın evlenince değişmeyeceğini, kötü giden evliliğin çocuk yaparak iyi olmayacağını, bugün iyi olan duyguların yarın tam tersi olabileceği gerçeğini anlatması esas olmalıdır. Eğitim esnasında mutlaka kişilerin görülmez olumsuz ve hastalıklı tarafları ortaya çıkacak, böylece bir tedavi sürecinin de başlamasına vesile olacaktır. Eğitim sonunda konunun uzmanları adayın evliliğe hazır olup olmadığını tespit etmeli, hazır değilse tekrar eğitim alması sağlanmalıdır.
Evlilik okulları bir an evvel hayata geçirilmelidir. Hafta içi birkaç saat, hafta sonları tam gün gibi uygulamalar olabilir. Hatta bu okullara eğitim için gidecek çalışanlara izin durumları da yasal haklar içine alınmalıdır. Ehliyet kursları gibi bir düzen içine ve zorunlu hale getirilmelidir. Evlilik okulları mutlaka kamu tarafından yapılmalıdır. Özel işletmeler bunun anlamını veremez çünkü sonuç topluma hizmet için değil daha çok maddi gelir elde etmeye yönelik olur. Örneğin bizim okula gelecek çiftlere hediyeler verilecek diye olayın özü pazarlanmaya yönelir.
Toplumun huzuru mutlu aileden geçer, mutlu aile mutlu bireylerden oluşabilir. Yarınlar eğitimlerle güvence altına alınmalıdır. Bireyin olgunluk seviyesine ulaşması için eğitim gereklidir. Elimde olsa, her ailenin mesleğine göre herkese her ay bir kitap okumayı zorunlu hale getirirdim. Toplumda okuma oranı çok düştü. Bu yapılmış olsa başta kadın cinayetleri ve toplumsal huzura çok büyük katkısı olurdu.
Her insan sevgi ve şiddeti kendi yüreğinde taşır. Bu duygularını aile içinde ve eşle nasıl paylaşması gerektiğini bu okullarda verilmesi aile ve toplum için son derece önemlidir. Çünkü kadınlar, şiddeti en çok evliliğin içinde ve boşanma süreçlerinde yaşadıklarını görüyoruz. Daha mutlu, daha sağlıklı toplum için bireyin eğitimi, yaşamdan tat alması, hayalleri ve sevgiyi hissetmesi yarınlar için çok önemlidir. Kişi, hayatın güzel ya da kötü olduğunu evdeki huzur seviyesi kadar hissedebilir.
Eşinde kusur arayan kişi kendi kusurunu göremez. Eşinin beğenmediği yönlerini sürekli dile getirerek değil, beğendiği yönlerini çoğaltarak aile olunur. Herkesin bir kusuru vardır.
Ey Yüce Tanrım, bizleri kıymet bilen, değer veren, merhamet sahibi, aile insanı olanlarla karşılaştır.
Ey sonsuz güç sahibi Rab, tüm insanlara sonsuz sevginden ver, bizler buna muhtacız. Bizi bağışla, bizi merhametinle kutsa… [Aşk Yazarı Mustafa Çifci Şubat 2025]