Anne –baba olarak genelde çocuklarımızın bir şeyleri hızlı öğrenmesiyle ya da yapmasıyla gururlanırız. Bu hızlı olma halini de zekaya bağlayarak ‘Ayy süper zeki bir çocuğum var veya benim çocuğum öyle zeki ki şunu şunu yaptı’ gibi söylemlerin içine gireriz. Özellikle yeni nesil anneler daha çocuk dünyaya gelmeden onun zeka gelişimini etkilemek için çeşitli faaliyetlere girişirler. Anne karnında okunan kitaplar, dinletilen müzikler gibi…

Peki zeka denilen kavram aslında ne, ayrıca bizim yavrularımız neye ve kime göre zekiler?

Bergson isimli bir bilim adamına göre zeka alet kullanma ve yapma becerisiyken, Terman isimli bir bilim adamına göre soyut düşünebilme becersidir. Binet için sağ duyuyla karar verebilmekken, Stern bunu karşılaşılan yeni durumlara uyum gösterebilme olarak tanımlar. Bu tanımlara göre değişen ve gelişen Dünya’ya uyum göstermek için kişinin kendisinde bulunan yetenekler ve becerilerin tümü zeka demektir.

Çoklu zeka kuramı ortaya çıkmadan önce zeka testlerinde IQ belirlemek için matematik, geometri ve mantık soruları kullanılıyordu. Haliyle sayısal zekaya sahip olmayan kişilerde zeka bakımından düşük seviyede kalıyordu. Howard Gardner tarafından belirlenen sekiz farklı zeka tipiyle, kişilerin farklı alanlarda da zeki olabileceği belirlendi. Hatta 9. bir zeka tipi üzerinde de çalışmalar yapılıyor.

Belirlenen bu 8 farklı zeka tipi nedir?

Sözel-dilsel, sayısal-mantıksal, görsel-uzamsal, bedensel-kinestetik, ritmik, doğacı, içsel ve sosyal zeka. 9. Zeka türünün de felsefi-varoluşsal olduğu düşünülmektedir.

1983 yılında ortaya konulan bu kuram sayesinde sanırım tüm insanlar kendini bir anlamda zeki hissedebilir.

Gardner’e göre çarpma işlemini kolayca öğrenen bir çocuğun bunu öğrenemeyen bir çocuğa göre daha zeki olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü diğer çocuk çarpma işlemini farklı bir yolla öğrenebilir ya da matematikte başka bir konuyu diğer çocuğa göre daha hızlı anlayabilir ya da çarpma işlemini derin bir seviyede anlayıp tamamen farklı bir süreç olarak görebilir.

Çoklu zeka kuramına göre her bireyin benzersiz bir zeka profili vardır. Bu kurama göre zeka seviyesi geliştirilebilir. Geleneksel zeka testlerinde başarısız olan bireylerin aslında farklı zeka türlerinde başarılı olması mümkündür. Örneğin matematik de başarısız olan bir bireyin resimde harika olması gibi.

Sonuç olarak bu kuram sayesinde potansiyelimizi keşfetmemizin mümkün olduğunu ve mevcut potansiyelin de geliştirilebileceğini biliyoruz. Her birimiz birbirinden farklı yeteneklere sahibiz. Bu çeşitlilik de toplumu zenginleştirir ve farklı bakış açılarıyla düşünmeyi sağlar.