Ülkemizin sosyo-ekonomik gündeminin daimi konularından birisi de yapısal reformlardır. İhtiyaç duyulan yapısal reformları gerçekleştirme performansı izlendiğinde bu hususta başarı ivmesinin düşük olduğu görülmektedir. Elbette her alanda ihtiyaçların gereği olarak kamusal ve yasal bazı değişiklikler zaman içinde olmakta, yeni uygulamalara geçilmekte ve sorunları çözme çabaları oluşmaktadır. Ancak bunların hepsini reform tanımı kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Dolayısıyla yapısal reformlar değişikliklerin çok ötesinde entegre ve kapsamlı dönüşümlerdir. 
 

Bu bağlamda en öncelikli reform alanlarından biri de vergidir. Kamu harcamalarını karşılamak üzere toplanan vergiler Devletin en önemli gelir kaynağıdır.  Toplumun çeşitli kesimlerinde; vergi alanında gündeme gelen talep, öneri ve şikayetleri dikkate alan bir vergi reformunun öncelikli bir ihtiyaç olduğuna ve ekonomiyi iyileştirme çabalarına önemli katkılar sağlayacağına ilişkin bir görüş birliği olduğu bilinmektedir. Nitekim, Anayasamızın “Vergi ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır…” hükmü yer almaktadır. Bu anayasal çerçevedeki ilkelere ve hedeflere uygun bir vergi anlayışının somutlaştırılması için vergi reformu gereklidir. Klasik vergi ilkelerini gözeten ve bu kapsamda vergide adaleti ve ödeme gücünü önemseyen bir vergi yaklaşımının yaşama geçirilmesi hem Devletin hem de toplumun yararına olacaktır. Bu amaçla toplumun tüm kesimlerinin görüşünün alınması ve titizlikle değerlendirilmesi önemlidir. Söz konusu süreçte; sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, sendikaların, akademik camianın, ekonomistlerin, vergi uzmanlarının ve bürokrasi kadrolarının (mevcut ve eski) bu kapsamlı çalışmalardaki yoğun katkıları başarılı sonuç alınmasını sağlayacaktır.
 

Vergi reformuna siyasetçilerin muhalefette iken sıcak baktıkları ve söylemlerinde yoğun olarak yer verdikleri, iktidara geldiklerinde ise bu önemli konuyu erteledikleri ve klasik vergi düzenlemeleriyle sistemdeki aksamaları düzeltmeye çalıştıkları görülmektedir. Bu yaklaşımın çeşitli nedenleri olmakla birlikte özellikle siyasi kaygıların öne çıktığı ve reform anlayışının ötelendiği dikkat çekmektedir. Oysa gerçek anlamıyla yapılacak bir vergi reformunun mali disiplin çabalarına ivme kazandıracağı, Devletin gelirlerini önemli bir miktarda artıracağı, diğer alanlardaki reform çalışmalarına destek olacağı (tarım, sanayi, turizm, eğitim, sağlık, vb.), özel sektörün yeni bir anlayışa dönüşmesini sağlayacağı,  iktisadi regülasyonu kuvvetlendireceği, refahı artıracağı, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri azaltacağı, mali kurumlara olan güveni artıracağı ve vergi adaletinin sağlanması nedeniyle gündeme gelen çeşitli eleştirileri azaltacağı unutulmamalıdır.
 

Vergi sisteminin aksayan yönlerinin çok iyi teşhis edilmesi ve başarılı bir vergi reformunun yapılması halinde bunu gerçekleştiren siyasi iktidarın sanılanın aksine toplumun büyük bir kısmının övgüsünü kazanacağı mutlaktır. Elbette vergi reformundan dolayı memnun olmayacak ve mali alışkanlıkları zedelenecek kesimler olacaktır ama bunlar toplumun ve Devletin genel menfaati düşünülecek olursa küçük bir azınlıkta kalacaktır.
 

Devletin asli gelir kaynağı vergilerdir. Diğer gelir kaynakları ise vergi dışı gelirler ve borçlanmadır. Vergi dışı gelirlerin yetersizliği ve borçlanmanın maliyeti dikkate alındığında vergilerin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Vergi vermenin önemli bir vatandaşlık görevi olduğunun içselleştirilmesi, vergi vermenin gururunun yaşatılması ve vergi bilincinin gerek kurumsal açıdan gerek bireyler bakımından yaygınlaştırılması önemlidir. Öte yandan vergi verme mükellefiyetlerini yerine getirmeyen, bu konuda yoğun olumsuz çaba sarf eden ve bunu alışkanlık edinenlere karşı her türlü müeyyidenin evrensel vergi cezaları da dikkate alınarak vergi sistemimize yansıtılması gerekmektedir. Ayrıca hangi adla olursa olsun her türlü vergi aflarının toplumun vergi ödeme refleksini azalttığı ve vergi yükümlülüklerini zamanında eksiksiz olarak yerine getiren kişi ve kurumları rahatsız ettiği gözlerden uzak tutulmamalıdır. 
 

Dolayısıyla, vergi harcamalarının azaltıldığı (İstisna, muafiyet, vb. vazgeçilen gelirlerin yeniden gözden geçirildiği), dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının düşürüldüğü, vergi sisteminin daha basit ve anlaşılır olduğu, vergi oranlarının ve dilimlerinin güncelleştirildiği, mal ve hizmet çeşitlerinin yeniden tanımlandığı (zaruri, özel ve lüks),  teşvik ve destek amaçlı (Yatırım, ihracat, istihdam, vb.) vergi yaklaşımının sonuç odaklı bir denetime tabi tutulduğu, vergi kayıp ve kaçağı ile kayıt dışılığın azaltıldığı, vergilendirilmemiş alanların vergi kapsamına alındığı, gayrimenkullerde oluşan rantın reel olarak vergilendirildiği ve lüks yaşam sergileyenler ile ödedikleri vergiler arasındaki çelişkilerin giderildiği bir vergi reformunun yapılması Ülkemiz için çok önemli ve ivedi bir konudur.