Sevgiyi hak ediyor muyuz? Bir kimsenin sevgisini kazanmak için ne yapıyoruz ya da ne kadar çaba sarf ediyoruz ki… Günümüzde her şeyin ilk adımını hep karşındaki kişiden beklemek hepimizde alışkanlık olmuş. Bize küçükken anlattıkları pembe baloncuklar halinde uçan sevgiyi yakalamaya çalışmıyor, hiç mücadele etmeden onu kucağımıza almak istiyoruz. O kadar çok hazırcılığa ve tüketmeye alışmış insanlarız ki kendimizde hiç hata aramadan tüm hataları başkalarına yüklüyor bazen de tam tersini yapıp tüm hataları kendimize yükleyip her şeyi mahvediyoruz. Böyle olunca da sevgisizlik denizinden SORUNLAR denizine balıklama atlamış oluyoruz. Yani biz insanlar ne bir orta yol bulabiliyor ne de mantıkla duygusallığı ayırt edebiliyoruz.

Herkesin kalbi ve beyni farklı; konuştuğun zamanlar tabi ki farklılık azalır yakınlaşma olur. Ama biz oturup mantıklı düşünme tenezzülünde bile bulunmadığımız için, sabredemediğimiz için kendimizle ilgili hataların sorumlusu olarak hep başkalarını görüyoruz. Bu nedenle, kendimizle yüzleşmek yerine başkası gibi olmaya programlandığımız için, kendimizle alakası olmayan içimizde oluşan birçok farklı insandan etkilenmiş özvarlığımız karar aşamasında bize birçok farklı seçenek içinde farklı yollar sununca da bocalıyoruz. Oysa bizim aradığımız gerçek sevgi duygusu içimizde ve bizim mantığımızda; onu ancak, biz dışarıya çıkarabiliriz.

Bir kişinin içindeki 'özgün sevgi' ateşini bastırması, o kişinin zayıflığını ön plana çıkarır. Bu nedenle mantığımızı kullanmalıyız. Zayıflık ve korkuların ardına saklanmayıp gelecekte diyeceğimiz 'keşke'leri dememek için, bugünden oturup mantıklı bir şekilde düşünmeliyiz. Çünkü zaman geri alınmıyor. Duygularını kontrol edemeyen insanlar, geçmişe baktığında keşke demeye mahkumdur. Biraz durmak kendini dinlemek gerekir. Bu konuda Mahata Gandi'nin dediği gibi 'söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.'

Doğru bulmanın yol haritası her zaman karşımıza çıkar. Bu da başkalarının ve duygularımızın esiri olmadan, mantığımızı kullanmayı öğrenmeyi gerektiriyor. Böylece düşünerek, uygulayarak ve ders alarak yaşamı güzelleştirmeyi öğrenmeye başlarız…