0

10 Mayıs Pazar günü; bir Anneler Günü daha geçti, çocuklar ve büyükler ellerinde çiçekler ve hediyelerle herkes annesine koştu; elini öptü, sarıldı, kimileri ise kabirlere gitti, hasretini dindirmeye çalıştı. Ben ise Ankara’da olduğum için annemi ziyaret edemedim. Zaten elini öpme imkanım da yoktu. Çünkü, 1925 yılında dünyaya gelen bu güzel ve inançlı kadın 2011 yılında bizleri bu dünyada bırakarak çok önem verdiği ebedi dünyasına göç etmişti. Klasik bir Anadolu kadınıydı, eşinin tek maaşını dikkate alarak üç çocuğunu büyütmeye çalışan ve sağlığını kaybetmek pahasına her türlü özveriyi gösteren, tasarrufu her aşamada düşünen ve uygulayan bu kadın; üç çocuğunu zor şartlara rağmen büyütmüş, yüksek öğrenim görmelerini ve ellerinin ekmek tutmasını sağlamıştı.      

Annem bu hedeflerine nasıl ulaşmıştı, bakalım: bebeklerinin bezlerini kendi diken, bu bezleri masraf olmasın diye sade suyla yıkayan, odun-kömür tasarrufu yapabilmek amacıyla sobayı kısıtlı yakan ve bu uğurda kronik bronşit olan, sebzelerini kurutan, salçasını, reçelini, tarhanasını, turşusunu ve yoğurdunu kendi yapan, pazarlardan alışveriş eden ama fayton yerine belediye otobüsüne binen, yatak, yorgan ve yastıklarını, çocuklarının pijama, pantolon ve gömleklerini kendi diken, kız enstitülerinin dikiş ve yemek kurslarına giderek kendini geliştiren, çocuklarına palto ve ayakkabı aldığında büyük olsun ki öbür sene tekrar masraf çıkmasın diyen, aile bütçesine katkı olsun diye ayrıca tavuk ve hindi besleyen, ekonomik nedenlerden ötürü tatil kavramına uzak olan ancak zaruri tren ve otobüs yolculuklarında; yiyeceğimiz yollukları evde hazırlayan, halılarını dışarıda ipe asıp sopayla vurarak temizleyen ve evine temizliğe bir kere bile gündelikçi getirmeyen bu kadın; amaçlarına böyle ulaşmıştı.  

Yaşamının bir bölümünde; evin içinde su ve tuvalet olmayan evlerde de çocuklarıyla yaşayan bu kadın, daha sonra lojmanla tanışmış ve maddi imkanları kısmen iyileşme sürecine girmişti.      

Geçinmeye ve çocuklarını büyütmeye çalışan bu azimli kadının ayrıca; eşinin emekliliği döneminde emekli maaşından ev kirası ödeyebilmenin zorluklarını tahmin ederek, ev sahibi olmak gibi anlaşılır bir hedefi vardı ve bu düşünceyle küçük tasarruflar yapıyordu.        

Herkese her konuda yardım yapmayı seven ve herkesin sevdiği bu kadın çocuklarını büyütmüş, okutmuş ve bir ev sahibi olmuştu ama sağlık sorunlarıyla uğraşma dönemi yaşıtlarına göre erken başlamıştı.

Ömrü boyunca maddi yetersizliklerine rağmen kendi imkanları ölçüsünde çevrede tespit edebildiklerine yardım yapmaya çalışan bir güzel insandı annemiz.

Yukarıda sıraladığım ve paylaştığım hayatı, Ülkemizde yaşayan o kadar çok kadın var ki, sizlerin de bu satırların arasında belki de kendi hayatınızı ve annenizi bulduğunuzu tahmin edebiliyorum. Bu satırlar özel görünmekle birlikte fedakar ve cefakar analarımızın ortak hayatından alınan kesitlerdir.

Anneler Günü dolayısıyla; her türlü olumsuz şartlara rağmen özveri göstererek çocuklarını büyütme sabrını ve sevgisini gösteren annelerimizin yaşı ne olursa olsun ellerinden öpüyor, bu dünyadan göç etmişlere Allah’tan rahmet, annesini kaybetmiş olanlara ise sabırlar diliyorum.

(Sevgili anacığım, çocukların olarak seni çok özlüyoruz, ruhun şad olsun.)