0

Dijitalleşmenin egemen olduğu ekonomi dünyasında yatırımcıların kararlarını etkileyen risk anlayışında önemli değişiklikler yaşanmaya başlandı.

Geçmiş dönemlerde yatırımcılar, yatırım yaptıkları işletmelerin karlılığıyla ilgilenirlerdi. 1960'lı yıllardan sonra işletmelerde kar anlayışı dışında paydaşların çıkarları da dikkate alınmaya başlandı. Bu bağlamda işletmelerde elde edilen karların yanı sıra paydaşların yararlandıkları katma değerin tutarı ve paylaşımı önem kazanmıştı.

Ancak son 30 yıl içinde yatırımların sürekliliği ön plana çıkmaya başladı. Son gelinen noktada yatırımların sürekliliği işletmelerin geleceğinin güvencesi olarak görüldüğü gibi ülkelerin ekonomik kalkınmasında da süreklilik önemli bir faktör olarak görülmeye başlandı.

Bu gelişmeler sonucunda yatırımcıların, artık yalnız finansal riskler hakkında değil; aynı zamanda yatırımların finansal olmayan riskleri hakkında da bilgi sahibi olmaları ihtiyacı doğdu.

Bu nedenle yatırımcıların bilgi ihtiyacı yalnızca işletmelerin yönetim performansı olan karlılık yanı sıra çevresel riskler ve sosyal risklerde raporlanmaya başladı. İş dünyasında üçlü raporlama olarak nitelendirilen bu rapor yaklaşımı finansal ve finansal olmayan riskleri tümleştiren bir sistemdir.

Bu gelişmeler sonucunda sermaye piyasalarında finansal olmayan riskleri de raporlayan ve süreklilik bağlamında öngörülen açıklama kuralları geliştirildi. Bugün ülkemizde bile borsada işlem gören işletmelerden 42 tanesi üçlü raporlama sistemine göre açıklama yapmakta ve borsada ayrı indeks altında izlenmektedir.