Modern kelimesi yeniliği, çağdaşlığı hatta güncelliği çağrıştırsa da kelimenin kökeninin çok eskilere dayandığı ifade edilmektedir. Modern sözcüğünün pek de yeni ve modern bir kelime olmadığı, kaynaklarda belirtilmektedir. Kelimenin etimolojik, tarihi ve diğer anlamlarından ziyade yaşam içerisinde edinilen, gözlem ve tecrübelere bağlı olarak modern yaşam hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
 

Seksenli ve Doksanlı Yıllar
 

Çocukluk da dâhil lise yıllarım, modern anlayışın etkilerinin Kayseri’de hissedilmeye başladığı dönem olmakla birlikte geleneksel yaşam anlayışının daha baskın olduğu dönemdi. 80’li yıllarda üniversite okumak için İstanbul’a gittiğimde, İstanbul’un Kayseri’den çok farklı, modern yaşamın daha baskın bir şehir olduğunu gördüm. O dönemlerde iki şehir arasında, bu konuda oldukça önemli farklar vardı. İstanbul’da sokakta modern tarz hissedilse de bu tarzın o zamanlar henüz bireysel yaşamda, herkesim için etkin olduğunu düşünmüyorum. Modern yaşam tarzının, özel alanda da tamamen egemen olması için belli bir zamanın geçmesi gerekiyordu. Dönüşümün bir faz farkıyla (gecikmeyle) gerçekleştiğini düşünüyorum.
 

90’lı yıllarda ise modern anlayışın egemenliğinin, ülkemizde sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük anakentlerle sınırlı kalmadığını, bu noktada Kayseri gibi Anadolu şehirlerinde de oluştuğunu, pek çok Anadolu şehrinin değişimden ciddi derecede etkilenerek dönüştüğünü gözlemledim. Bu durumu toplum bilimciler, bilimsel şekilde yorumlayabilir.
 

Değişim ve Dönüşümün Temeli
 

Pek çok yazar, toplumsal değişim ve dönüşümün daha çok sanat ve edebiyat ile başladığı görüşünü savunmaktadır. Toplumsal değişim ve dönüşümde sanatın ve edebiyatın rolü önemli olsa da bana göre bunda teknolojinin daha çok rolü vardır. Zira teknolojinin gelişimi ile birlikte toplumsal yapıdaki değişimler, kendiliğinden (otomatik olarak) gelişmektedir. Kaldı ki iletişim ve ulaşım olanakları ve diğer olguların ortaya çıkmasıyla sanat ve edebiyat ile ilgili akımların yaygınlaşması, daha hızlı gerçekleşmektedir. Bunlar, toplumsal ve diğer alanlardaki değişime ve dönüşüme önemli destek vermektedir. Ancak, bence bu dönüşümde asıl olan yani motor görevi gören olgu, kaynak kullanımının artması ve bunun toplumsal yaşamdaki pratiğidir. Burada kaynaktan kasıt teknolojinin yaygınlaşmasına ve kullanımına bağlı kullanılan hammaddeler, enerji kaynakları ve diğer pek çok şey.
 

Konu termodinamik bakış açısından değerlendirildiğinde: “bir sisteme giren enerji artarsa, artan enerjinin etkisiyle sistemi oluşturan yapılarda değişim ve dönüşüm başlayacak ve enerjinin miktarına bağlı olarak da artacaktır” demektir. Bu durumda, sistem içerisinde ayrışmalar ve dağılmalar oluşacaktır. Söz konusu olay evrendeki tüm sistemler için geçerlidir. Toplumsal sistemler ile de sınırlı değildir. Yaşamın her katmanında benzerdir. Örneğin bakterilerin bile besinleri (enerjileri) arttığında, birbirlerinden uzaklaştıkları, azalınca da birbirlerine yakınlaştıkları, bilinen doğal gerçekliktir.
 

Modernliğin ve Her Şeyin Bedeli
 

Yukarıda da belirtildiği gibi modern yaşam, pek çok alanda insan yaşantısını kolaylaştıracak gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Ekonomik anlamda daha güçlü bireylerle birlikte özgürlüklerde de gelişmeler kaydedilmiştir. Bireyler geleneksel yaşamdaki gibi birbirlerine bağımlı değil, ekonomik olarak daha güçlü ve bireysel yaşama anlamında daha özgür. Ancak Termodinamiğin İkinci Kanuna göre “her şeyin bedeli vardır”. Modern bireyi sosyal ve psikolojik olarak bekleyen başka ciddi sorunlar vardır. Bu sorunların en temeli, kullanılan enerjinin artmasına bağlı olarak artan ayrışma, yalnızlık ve içe kapanıklıktır. Bu da kaçınılmaz bir sondur. Birey, fiziksel manada belki güçlü ve pek çok isteğini karşılamada geleneksel insana göre üstün. Örneğin mesafeler artık adeta azalmış, uzaklık kavramı ise eski anlamında değildir. Kişi istediği kimseyle, modern araçlar sayesinde çok rahat iletişime geçebilmekte, daha çok tüketmekte ve bilgiye ulaşması daha kolay olmaktadır. Sağlık alanında da geçmişe göre daha fazla ve daha teknolojik hizmet alabilmektedir. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi her şeyin bedeli vardır. Bunun için insanoğlunun bazı bedelleri ödemesi gerekmektedir. Bunlardan bazıları: tüketmek için daha çok üretmek, yalnızlaşmak ve diğerleri. Bu, modern yaşamın getirdiği entropik (karmaşık) bir durumdur. Bunlar kolaylaşan yaşamın karşılığı olarak, modern insanın ödemek zorunda olduğu bedellerden sadece birkaçıdır.
 

Sonuç
 

Kültürel kodlarımız ve yaşam anlayışımız, Batıdan farklı olmasına rağmen kaçınılmaz sonuç, aslında ülkemiz ve toplumumuz için de geçerlidir. Burada bize düşen görev, çağı ve kendimizi daha sağlıklı ve daha doğru anlamak ve ortaya çıkan veya çıkabilecek sorunlara karşı çareler aramaktır. Söz konusu çareler bilgi ile olacaktır. Bilgi artarsa çare artacaktır. Aksi takdirde entropi artacaktır. Bu durum ise çaresizlik ve sorun demektir. Hepimize bu hususta önemli görevler düşmektedir. Zira sorumluluk ve sonuç hepimize aittir.