Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılından bu yana mahallenin öksüzü gibi, yazılısı, görseli, sosyal medyasından dayak yiye yiye iktidara geldi ve halen iktidarda? Farkındasınız değil mi? Bir Türkiye gerçeği olarak önümüzde duran siyaset sosyolojisini alt üst eden, toplum mühendislik hesaplarına yeni bir denklem önermesi olarak ortaya çıkan Ak Parti bu kez Cumhur İttifakı ile 31 Mart seçimlerinde de yine herkesi şaşırtacağa benziyor.

Yazımıza Ak Parti ve geleceği üzerinde tespitler yaparak başlayalım. 17 yıldır iktidarda olan yazlık/kışlık kıyafet modasına uygun bir şekilde ideolojik olarak savrulan bir siyasi organizasyon olan Ak Parti; merkez parti olması nedeniyle renk renk siyasi şapkalarını o yılın trendine, dış politikadaki gelişmeye, seçim atmosferine göre taktı ve çıkarttı. Muhafazakar Demokrat kimliği kendisini neyi muhafaza edip, neye karşı durma iradesini hep gelişmelere göre gösterdi. Karşıdan bakınca rengini merak edenlere verilen cevap bir dönem Güven Partililere ve Adalet Partililere söylenen 'renksiz' kelimesinden öte gitmedi. Bu nedenle bu renkler aynı ölçüde kirlendi, toplumsal muhalefet tarafından birincilik hep Ak Parti'ye verildi.

Bu kirlenme iddiasının bir sonucu olarak Ak Parti içinde yeni oluşuma gitme gayretleri fanteziden öte kuvveden fiile geçmek için gün sayıyor. İşin ilginç yanı Erdoğan tarafından 'trenden inenler' olarak nitelenenler ve yeni trene atlamak için hareket etmesini bekleyen zevatın yıllar önce Erbakan'a karşı da aynı tutum sergilediklerini unutmamak gerekir. Bir bütün bölünecek ki parçalardan yeni bir siyasi hareket oluşturma gayreti karşılık bulsun. Peki yeni açılacak dükkanda ne satacaklar? İncik, boncuk veya Devlet Bahçeli'nin 'beka sorununda' ortaya koyduğu ülkenin 'çakıl taşı'mı? Eskilerin 'Çerçi boncuk getirdi, yeni gelin cıncık getirdi' diye bir sözü vardır ya…Cıncık diye nitelendirilen bir mutfak eşyasıyla çeyiz düzülmeyeceği gibi 'Ak Parti yoruldu' diyerek yeni parti kurulmayacaktır.

Düğüm tamda burada çözülüyor. Siyaseti bir havuz da toplama projesi olarak ortaya çıkan Ak Parti ana gövdesi Milli Görüş üzerine bina edilen ANAP ve DYP'nin oluşturduğu bir modeldi. Zaten AK Parti'nin prova partisi deyim yerindeyse siyasetin 'mayın eşeği' Fazilet Partisi'ni ilk terk eden ANAP'tan gelenler değil miydi? Şimdi de AK Parti'yi ilk terk eden onlar… Sağda solda konuşarak insanları dile getiren, yoldan çıkaran ekip de yine onlar. Yine ne der eskiler? 'Hırsızlık bir yumurtadan, yoldan çıkmak bir öpücükle başlar.' Bunları belirtirken derin Kürt siyasetini unutmamak gerekir. Özgürlük, reform, insan hakları ve Avrupa Birliği derken Erdoğan'ı 'Bir başkası olmaktan yorulur kalbim' der hale getiren kesimden bahsediyorum. Neredeyse siyasi bir Kürdistan kurdurmak, terör örgütünün lojistiğini tahkim etmek üzere zembereği kurulmaya çalışılan Erdoğan'ı 15 Temmuz'da yalnız bırakan, şimdiler ise bit pazarında satışa çıkaran, etrafını boşaltan da onlar değil mi ?

Bir de Milli Görüş'ün siyasi sülükleri var. Emerler, emerler, doyduklarında ise pat diye, aniden, ansızın, sudan bahanelerle bırakıverirler. MSP'de ve RP, FP ve SP'de Erbakan'a yapılan, ANAP'ta Özal'a yapılan, şimdi de 'Hedefimiz Kızıl Elma… O da İlayı Kelimetullah' diyerek Milli Görüş gömleğinin üzerine, alperenlerin, mücahidlerin, zahitlerin gömleğini giydiğini ilan eden Erdoğan'ı bırakı verdiler.

Şimdilerde 'Türkiye'nin beka sorunu yoktur' diyerek yakındaki açık tehdidi görmezlikten gelen, Erdoğan ve Bahçeli'nin siyasi gelecek sorununu Türkiye'nin beka sorunu haline getirmeye çalıştığını iddia edenler; 28 Şubat'ı da, 15 Temmuz'u da önemsemediler. Bakıyorum da manda ve himayeye amma da meyillilermiş?

Türkiye'de beka sorunu vardır. Siz siyaseten FETÖ kadrolarını tasfiye etmez iseniz, onların başka cemaatler eliyle yoluna devam etmesine izin verirseniz elbette beka sorunu gözümüzün önünde mertek gibi duracaktır. Beka sorunu bölücü terör ise getirdikleri yeni çözümlemeyle birlikte mevcut siyasi partilerin içine sızarak, sızdırılarak kılıktan kılığa giren PKK ve siyasi uzantıları, terör eylemi için gün, saat saymaktadır. 'Beka sorunu vardır' demek için bombaların patlaması mı gerekir ? İnsaf ki insaf !

Tehdit yanı başımızdadır. Bu yüzden 'Erdoğan gidici, AK Parti yolcu' diyorlar. Meslek hayatımın 15 yılını çalan, 28 Şubat'ta bile görmediğim eziyetleri çektiğim bir iktidardan bahsediyorum. Gelişi güzel, aklına geldikçe İslam'ı, beka sorununu bankörce kullanan kimi siyasilerin boy gösterdiği iktidardan bahsediyorum. Bu tespitlerin yanında 15 Temmuz gibi bir işgal girişimi, manda ve himaye sevicilerin ayaklanması gibi bir gerçek önümde durdukça dilim dönmüyor, ayaklarım geri geri gidiyor.

Ya umumi manzara ? Gel gör ki; ezan okunurken ıslık çalmaya devam edenler, sala veren imama 'bizimle d..şak kebabı geçiyor' diyen CHP'liler oldukça, onlara kol kanat germiş, söylediği talihsiz sözlerle İslam'ın ana kodlarından biri olan hadis ile Muhammedi stratejiyle hesaplaşması olduğu ortaya çıkan Erbakan'ın mirasyedi evlatları oldukça bu millet yine Erdoğan diyeceğe benziyor. Bunun en somut delili son anketler… Mehmet Özhaseki'nin Mansur Yavaş ile arayı kapattığını hatta öne geçtiğini gösteriyor.

Bahçeli Kuvayı Milliye kalpağı giydi.

Bir de vurgulamadan geçmemeyim. Beka sorunsalını gündeme getiren Devlet Bahçeli 19 Mayıs'ın 100'üncü yılında Kuvayı Milliye kalpağı giymesi olayı var. Kalpağı giyerek bölücüler ile kol kol girdiğini söylediği CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na 'Fıtrat değişir sanma!/ Bu kan yine o kandır...' dizeleriyle gönderme yaptı. Şiir Namık Kemal'in 'Vatan şarkısı' şiirinden. Bu sözlerin geçtiği dizeler ise şu şekilde:

'Osmanlı adı her duyanı lerze-resandır (titretir);

Ecdadımızın heybeti ma'rûf-ı cihandır (Bütün cihan tarafından bilinir)

Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır

Gavgada şehadetle bütün kam (murat) alırız biz

Osmanlılarız, can veririz, nam alırız biz.'

Siyasette hiçbir zaman konu mankeni olmadığını ispatlayan Bahçeli'nin, Kuvayı Milliye kalpağı giymesiyle verdiği mesaj nedir peki? Yeniden Milli Mücadele'ye, Vuruşmaya hazırız. Yani 'cepheye, yani sokağa, caddeye, meydana iniyoruz, hodri meydan' diyor Bahçeli…

Eylem dilinde bu işin tercümesi şöyle:

Dişe diş, Kana kan

İntikam intikam…

Allah akıbetimizi hayreylesin !