Ülkelerin büyümesi, Dünya'da yaratılan katma değerden aldıkları payın artması ile gerçekleşir. Bir ülkenin katma değerden aldığı payın artması, karşılaştırılabilir üstünlük kuramına göre ülkenin rekabet sürecinin ve gücünün sürekliliğine bağlıdır. Bu da rekabet sürecinin finanslanması olanaklarının varlığı ile sağlanabilir. Ülkeler düzeyinde, rekabet sürecinin güçlenmesinin karşısındaki en büyük engel, küreselleşen hegamon sermayeye sahip ülkelerin ve bu ülkelerin küresel şirketler tarafından konumlandırılan ekonomik düzenin yapılanmasının artan bir ivme ile güçlenmesidir.
Bu durumu dengelemek için, tarihte yaşanmış savaşların öğretisi; dünyanın sürekli yenilenen ekonomi düzeninde özel sektörün sahip olduğu kuruluşların ve faaliyetlerin büyütülmesi yolunun tercih edildiğini göstermiştir. Bu amaçla özel sektörün büyümesinde aktör olarak rol alan küresel şirketler; oluşup büyümelerinin ardı sıra geniş bir alana yayıldıkları ülkelerde; mülkiyet hakkı sahibi olmuşlardır. Böylece büyüme amaçlarını gerçekleştiren uluslararası şirketler, yatırım yaptıkları ülkelerde yarattıkları katma değerin dağılımında; söz konusu ülke devletlerine ve girişimcilerine, katma değerden pay almaları olanağı sağlamaktadırlar. Dünya'da en büyük sorun; sürdürülebilir finansman kaynaklarındaki kıtlık ve bu kaynaklar üzerinde 'küresel egemen' (hegamon) sermayenin kontrol gücüdür. Bu sorun, makro açıdan ülke ekonomilerinin sorunu olması yanısıra, mikro açıdan işletmelerin de en önemli sorunlarının başında gelmektedir.
İşletmeler varlıklarını sürdürebilmek için ekonomik faaliyetlerini güçlendirmek, üretimlerini artırmak, pazarlarını genişleterek hem sektör bazında hem ürün bazında pazar payını artırmak için oto-finansman yaratarak büyümek isterler. Yaratılan oto-finansman; elde edilen karlar yanı sıra yedek akçelerden, karşılıklardan, amortismanlardan, ertelenen vergilerden, yenileme ve diğer fonlardan oluşmaktadır.
Küresel düzende gerek işletmelerin büyüme sürecinde, gerek bu sürecin finanslanması ihtiyacının giderilmesinde hesaplaşma ve güvenilir bilgi edinme ihtiyacı önem arz etmektedir. Bu ihtiyaç, tanınırlığı yüksek düzeyde olan genel kabul görmüş 'uluslararası muhasebe ve finansal raporlama standartları' ve 'uluslararası denetim ve güvence standartları' oluşturulması ve uygulanması ile giderilmektedir. Bu bağlamda yapılan düzenlemeler; büyüme stratejilerinin hazırlanmasında, hedeflerin kararlaştırılmasında, yönetilmesinde ve kontrolünde önemli işlevlere sahiptir.