[email protected]

Doğu Akdeniz'in en güzel şehirlerinden biri olan Antakya'nın Eski Çağ ve Geç Antik Çağ'da zelzelelerle uğradığı felaketleri, dönemin yazılı eserlerinden yararlanarak daha önce bu satırlarda paylaşmıştık. Bilindiği gibi Antiochia, Büyük İskender'in kumandanlarından Seleucus Nicator tarafından MÖ IV. yy başlarında kurulmuştur. Aslında arkeolojik veriler, Antakya'da çok erken devirlerden kalıntılara işaret etmektedir. Ancak isimlendirilmesi ve şehir kimliği kazanmasında kuşkusuz Seleucus Nicator'un buraya babası Antiochus'un ismini vermesi, dönüm noktası olmuştur. Kuruluşundan bugüne kadar önemini muhafaza eden bir şehirdir Antiochia / Antakya.

TC Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Yılmaz, Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Genel Müdür Birol İnceciköz ve Doç. Dr. Yavuz Yeğin.

Eski Çağ'da Antiochia ad Orontem (Asi Nehri Kıyısındaki Antakya) olarak anılan şehir, Roma İmparatorluğu'nun en büyük üç kentinden biri olmuştur; Roma, Alexandria Maior (İskenderiye) ve Antiochia ad Orontem. Düşünün ki Doğu Roma'nın başşehri Constantinopolis (Istanbul), ancak IV. yüzyılda bu listeye dahil olabilmiştir.

Antiochia, yüzlerce yıl felsefe okullarıyla, düşünürleriyle Eski Çağ dünyasında adından söz ettirmiştir.

Antiochia, Yunanca konuşan, yazan, Yunan – Roma gündelik yaşam biçimini benimseyen Hellenist Yahudiler için de MÖ 516 – MS 70 arasında yani İkinci Tapınak Dönemi'nde MÖ IV yy'dan itibaren önemli bir merkez olma özelliğini kazanmış ve uzun süre muhafaza etmiştir.

Hatay Kazısı Bilimsel Danışmanı Doç. Dr. Yavuz Yeğin

Hıristiyanlığın ortaya çıkmasıyla daha ilk yüzyılda Antiochia, yeni inancın içinde önemli bir konum kazanmıştır. Havari Petrus, Havari Barnabas ve –Havari olmayan- Tarsuslu Paulus'un Antiochia'da bir süre kalarak yeni dini yaymaları, bu arada ilk defa Antiochia'da inanlara 'Khristianos – Christianus - Hıristiyan' denmesi, Antiochia şehrini Hıristiyanlar için fevkalade ayrıcalıklı kılmıştır.

Elbette böylesine mühim bir şehir, mimari eserleriyle de etkileyici olur. Özellikle IV. Antiochus devrinden itibaren Antiochia'nın yeni binalarla donatıldığı bilinmektedir. Su kemerleri, kuvvetlendirilen sur duvarları, hipodrom, hamam, villalar… Ancak zenginlerin oturabildiği gösterişli Roma villalarına ait mozaik zeminlerle şehrin yakın çevresinde sıklıkla karşılaşılmaktadır. Gerek yazılı kaynaklar, gerekse kazılarda bulunan ve müzelerde sergilenen arkeolojik kalıntılar, son derece zengin bir geçmişe işaret etmektedir.

Hemen şunu da ekleyelim ki İslam medeniyeti açısından da Antakya, çok önemli bir merkezdir. Kur'an-ı Kerîm'de el_Kehf (18/77) ve Yasîn (36/13, 20) iki sûrede, 'karye' ve 'medîne' kelimeleriyle Antakya'ya işaret edildiği, İslam alimlerince rivayet edilmektedir[1]. Habib-i Neccar Camii, ilk yapım tarihi 7. yüzyıla kadar giden, ülkemizdeki en erken devre tarihlenen camimiz olarak -zelzelede büyük ölçüde tahrip olmasına karşın- varlığını sürdürmektedir.

Hatay Koruma Kurulu Başkanı Mimar Ahmet Ata ve Hatay Koruma Kurulu Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Yavuz Yeğin

Tarih boyunca zelzele ile birkaç defa maalesef tamamen yıkılan Antakya, aslında geçmişini yer altında muhafaza etmeye devam etmektedir. Bu vesileyle son zelzelede kaybettiğimiz kardeşlerimizi, Allah'tan bir defa daha rahmet dileyerek yad ediyoruz. İnsan kayıplarımızla elbette kıyaslanamaz, bununla birlikte şehirde birçok tarihi eserin tahrip olduğu gerçeğiyle de yüz yüzeyiz.

Gelecek kuşaklara arkeolojik eserleri olabildiğince taşımak, Antakya'nın görkemli geçmişini hatırlatmak bakımından büyük önem taşıyor.

Bu bağlamda, başta Sayın TC Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere bakanlığın diğer sayın yetkililerinin Antakya şehir merkezine geçtiğimiz günlerde bizzat gelerek gereken arkeolojik korumacılık önemini vermesi, yeni çalışmaları başlatması, övgüye değerdir. TC Kültür ve Turizm

Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izni ile Hatay Müzesi başkanlığında ve Ardahan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nün başarılı öğretim üyesi Doç. Dr. Yavuz Yeğin'in bilimsel danışmanlığında arkeolojik kazı çalışmalarının başlaması, şehir tarihi ile bugünü buluşturma bakımından son derece önemli bir adımdır. Bilim insanı Doç. Dr. Yavuz Yeğin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Mersin'in Silifke ilçesinde yer alan Olba kentinde kazı ve bilimsel yayın çalışmalarını başarıyla yapmaktadır. Şunu da vurgulayalım ki Hatay Koruma Kurulu Başkanı Mimar Ahmet Ata, Başkan Yardımcısı ise Doç. Dr. Yavuz Yeğin'dir. Bu bakımdan Doç. Dr. Yavuz Yeğin, hem bölgenin arkeolojik geçmişine hakim hem de kazı tecrübesi, yayınları olan saygın bir bilim insanıdır. Bu bakımdan Yeğin, Hatay Kazılarının bilimsel danışmanlığını da inşallah başarıyla sürdürecektir. Bakanlığımızın, Antakya'nın kadim zamanlara inen şehir tarihine sahip çıkan arkeolojik kazıları başlatması da Türkiye yüz yılı için önemli bir çalışma olarak eminiz, tarihteki yerini alacaktır.

Antakya'nın en kısa zamanda bütün eksiklerini gidererek görkemli tarihine yakışan güzel günlerine dönmesi dileğiyle...

------------------------

[1] Bkz.; Kurtubî, XI, 24; XV, 14 ve Elmalılı, V, 3267; VI, 4015, 4017. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.; Sahillioğlu, H., 'Antakya', TDV İslam Ansiklopedisi, Istanbul 1991.