En son verilere göre Türkiye'de arabuluculara isteğe bağlı olarak yaklaşık 250 bin başvuru yapılırken bu uyuşmazlıkların yüzde 97'si anlaşmayla sonuçlandı. Zorunlu olarak yapılan başvurularda ise anlaşma oranı yüzde 56 oldu.


Türk hukuk sisteminin yeni uygulaması olarak uyuşmazlıkların yargıya taşınmadan çözümünü hedefleyen arabuluculuk, giderek daha çok başvurulan ve sonuç alınan etkin bir yöntem haline geliyor. Arabuluculuk uygulamaları konusunda güncel verileri paylaşan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üy. Doç. Dr. Umut Yeniocak, bazı uyuşmazlıklarda bu yolun tercih edilmesinin zorunlu hale getirildiğine dikkat çekti. Bu davaları işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar, ticari uyuşmazlıklar ve tüketici uyuşmazlıkları olarak sıralayan Doç. Dr. Yeniocak, 'Bu alanlarda, dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinin tamamlanması gerekiyor. Bu sürecin sonunda taraflar anlaşamazsa, dava açma imkanı doğuyor' dedi.


'Boşanmalarda başvurulamaz, ticari sözleşmelerde ise zorunlu'
Kamu düzenini ilgilendiren konularda arabuluculuğun tercih edilemeyeceğini vurgulayan Doç. Dr. Umut Yeniocak, şunları söyledi: 'Örneğin, boşanmak isteyen kişi arabulucuya gidemez. Çünkü kanun, boşanmanın toplum düzenini ilgilendiren bir konu olduğu inancıyla bu kararı sadece mahkemelerin verebileceğini düzenlemiştir. Bunun dışında örneğin bir arazinin mülkiyetinin kime ait olduğu konusundaki uyuşmazlığı da arabulucu çözemez. Taşınmaz mülkiyeti de kanunun özel önem verdiği bir konu. Bu tür örnekler dışında kalan, özellikle tarafların kendi iradeleriyle girdikleri sözleşme ilişkilerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurmak mümkündür.'

İş sözleşmeleri, ticari ilişkiler ve tüketici sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda zorunlu olduğu için, arabuluculuk dosyalarının en çok görüldüğünü kaydeden Doç. Dr. Umut Yeniocak, 'Bu alanlar dışında ise, özellikle sözleşmelerden kaynaklı alacak uyuşmazlıklarında ihtiyari olarak arabulucuya başvurulduğunu söylemek mümkün' dedi.