Terör örgütü PKK ile mücadele de silah bıraktırma stratejik barış mı? Dış güç baskısı mı?.. Ve kafamıza takılan diğer soruları sizlerle paylaşmak isterim..

Takıntılar...

İsrail nokta atışlarıyla İran'ın kalbi vurularak, komutanları tek tek öldürüldü, hatta yerine geçen komutanlar bile öldürüldü. Peki, PKK'nın terörbaşları neden etkisiz hale getirilemiyor. Bunda bir çarpıklık yok mu? Acaba bu işe mani olan bir iç-dış güç mü var?. Abdi diye biri sözde general olarak boy boy kendini gösteriyor da neden sadece seyretmekte kalıyoruz.? Murat Karayılan, Cemil Bayık v.s terör elebaşları hâlâ vır vır konuşuyor. Belki de bunlar dağda torun sahibi bile olmuşlardır.

Elbette ki Kahraman Silahlı kuvvetlerimiz dünyada eşi benzeri olmayan bir yetenekle savaşçılığını teyit etti. Hem de gerilla savaş taktiğiyle. O zorlu engebeli dağlarda mücadele vermek her babayiğit askerin işi değil. Yaparsa Türk askeri, Türk evladı yapar.

Barış sürecinde doğrusu, Türk milletinin terör örgütüne güvenmediği için aklı ikilemde olduğu da bir gerçektir.

Daha önceki yazımda yazmıştım terörün kökü kazınmaz ama durağan hale getirilebilir. Yalnız PKK ile iş bitmiyor. Bunun YPj si, Pjak ve din faktörünü kullanan çok çeşit örgütleri var.

Sembolik olarak otuz kişiyle silah bırakmakla sorunun çözülemeyeceğini herkes biliyor. Terör propaganda siteleri yayınlar yapıyorlar ki; "Biz elli yıl mücadele verdik bunu heba mı edeceğiz" demelerinin altında neler olduğunu tahmin etmekle tereddüt etmiyor Türk milleti... Bunların isteklerinin ardı ardına geleceği ve isteklerinin bitmeyeceği kesin. Bu isteklerin çoğu ise, Türk üniter devlet yapısının bileşenlerine uygun olmayacağı belli.

Ayrıca silahları bırakarak, gelip düz ovada siyaset yapsınlar ne demek? Gelip tarlasını eksin, hayvanını beslesin para kazansın ailesini geçindirsin. Üretime faydalı olsun. Burada siyaset yapanları görüyoruz, kalplerindeki ve beyinlerindeki zehirli fikirlerinin, Türkiye'yi nasıl kirlettiği bizlere yetiyor. Türkiye'nin bütün bölgelerinde örgütlenerek içten içe devletimizin iliklerine kadar girmesini mi istiyoruz? FETÖ örneğini ne çabuk unuttuk. İçimizdeki hain politikacıların, aleyhimizde yabancılara karşı şikayette bulunduklarını unutmuyoruz. Bunlarla uğraşırken birde onlara destek için yardımcıları çağırmak olmaz.

Dağda, mağara da yaşayan teröristler ne anlar siyasetten. Dahası, Türk siyasetine ne katabilirler. Siyaseti de kirletip TBMM'sini ring haline mi sokmasını bekliyorsunuz? Bunlar anlasa anlasa ancak öldürmekten, kalleşçe pusu kurmaktan anlar...

İşte tam da "İhanet eden, yine eder" sözü bu durumlarda ortaya çıkar..

Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu...

Hele bir kürtçe zılgıtlar çalınsın, halaylar çekilsin binlerce insan sempati ile koşacaktır. Temenni ederim ki, Türk'ün folklörü, müziği, aneneleri, gelenekleri ve tarihi bu işten yara almaması.

Bu işin mutlaka fiziki ve psikolojik alt yapının hazırlanması zaruri idi...Veya bundan sonra yapılması gerek.

Terör başının ileriyi nasıl iyi hesap ettiğini anlayacaksınız. Tahminim odur ki, terör elebaşı Kürt halkının her yerde çoğaldığının farkına vararak stratejisini bu yönde belirlediği bir gerçektir... Kadın için verdiği mesajlar ise manidardır.

Günlerce nüfus planlanmasının önemini yazarken, bu gerçeği görmeyenlere şaşıyorum.

Bazıları sanır ki bu Kürt düşmanı !.. Hayır bilakis Kürt kardeşlerin içinde büyüyen biriyim, benim düşüncem içimizdeki Kürt kardeşlerimizin içine nifak tohumlarının ekilmemesi.

Barış her şeyden güzeldir.. Lâkin sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yememiz tabiki normal... Bu yazımı anlayışla karşılamanızı dilerim. Kesinlikle barışa karşı olunamaz. Biz Türkler dünya barışı isteyen milletiz. Hiç bir ırka düşman olmayan tek ırk Türk ırkı'dır. Burada yaşayan bütün vatandaşlarımız ana dilini konuşsunlar folklorunu ve müziğini yaşasınlar ama bizim bekamızda kirli emellere sakın girişmesinler. Bunların pratik de göstermeleri şarttır...

Bu güzel hava ile herşey Türkiye için hayırlı olsun...

***

Belli Değil

Güneşten yağmura dönüyor hava;

Mevsim yaz mı, kış mı hiç belli değil

Ufku siyah bir şey bürümüş ama

Duman mı, toz mu, hiç belli değil.

(Necip Mirkelâmoğlu)

Tanrı Türkü Korusun

Sevgi ve Saygılarımla