0
Bir süredir artarak devam eden terör olayları, Ankara Tren Garı önündeki patlamayla birlikte zirveye çıkmış ve Ülkemizi derinden yaralamıştır. Öncelikle; gerek bu menfur olayda aramızdan ayrılan kardeşlerimize gerekse diğer terör olaylarında yaşamını yitiren vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar dilerim.
Bu köşede genel olarak ekonomi ağırlıklı yazdığım yazılarda yaptığım analizlerin, eleştirilerin ve önerilerin amacı; refahı artırma ve adil bir şekilde toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırma ve böylece insanlarımızın huzurlu ve gelecek kaygısının olmadığı bir Türkiye'de kaliteli bir yaşam sürmesi çabalarına katkı sağlamaktır.
Bugünkü yazımda ise; ekonomideki güncel gelişmelere ilişkin yorum yapmak yerine, ekonominin insanların yaşamının önemli bir aracı olduğunu ancak yaşam hakkının kutsallığının önüne hiçbir şeyin geçemeyeceğini hatırlatmak ve günün, acıları paylaşmak günü olduğunu söylemek istiyorum.
Ülkemiz tarihinde dışarıdan ve içeriden kaynaklanan nedenlerle bu ve benzeri süreçleri sık sık yaşamış bir toplum olarak, mevcut sorunlarımızın zorluklarına ve çetrefilli yapısına rağmen Ülkemizin bu mevcut olumsuz tabloyu akılcı politikalarla mazide bırakabileceğini düşünüyorum. Bunu sağlamak için; öncelikle birlik, beraberlik ve kardeşlik söylemlerimizde içten olmamız, 'dış mihraklar' olgusuna sığınmadan ancak ihmal etmeden, fazla zaman kaybetmeden, birbirimizin sıkıntılarına duyarsız kalmadan, başkalarını ötekileştirmeden, grupsal ve siyasal çıkarları bir tarafa bırakıp, sorunlarımızı çözebilecek kapasiteye ve görüşe sahip değerlere de fırsat tanıyarak, bu güzel Ülkeyi huzura ve refaha kavuşturacak iradeyi göstermeliyiz.
Özellikle 1 Kasım'da yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimlerinde herkesin sandığa gitmesi ve yüksek bir katılım oranının gerçekleşmesi, seçmen iradesinin sandığa tam yansıması açısından çok önemlidir. Seçim sonucunda ise; bir siyasi partinin tek başına hükümet kurma yetkisi alsa bile, geniş katılımlı ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir koalisyon hükümetinin kurulması; şu an gündemde olan öncelikli ve temel sorunlarımızın çözümünü kolaylaştıracaktır. Bu bağlamda, yakın siyasi görüşlerin yanı sıra farklı siyasi görüşleri içeren siyasi partilerin de koalisyonda yer alması; oluşacak olan bu koalisyona güveni artıracak ve icraat açısından başarılı olmasını sağlayacaktır. Ancak, kurulacak koalisyonda yer alacak siyasi partilerin; ülke çıkarlarını partilerinin çıkarları üstünde tuttuklarını eylemsel bazda kanıtlamaları gereklidir.
Asayiş sorunlarının ve terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı bir ülkede; turizmin, yabancı sermaye girişimlerinin, uluslararası ticari aktivitelerin vb. faktörlerin gelişiminde performans düşüklüğünün yaşanması doğal bir sonuçtur. Küresel ekonomi paydaşlarının ve araçlarının Ülkemize olan bakışında bir olumsuzluk yaşanmaması ve yurt içindeki girişimcilerin de Ülkemizin her tarafına yönelip yatırım yapabilmesi için, bu sorunların aşılması gerekmektedir. Ayrıca, bu olayların mevcut ticari mekanizmayı zaafa uğratması ve hem mikro bazda hem de milli bazda kaynaklarımızı yok etmesi üzüntümüzü daha da artırmaktadır. Dolayısıyla, her zaman gündeme getirdiğimiz ekonomimizdeki kronik sorunlara tüm gücümüzle odaklanabilmemiz için, öncelikle terör olaylarının ve asayiş sorunlarının bitirilmesi gerekmektedir.