Adına ister deneyim diyelim, ister tecrübe, ister geçmişin birikiminin ifade eden başka bir kavram, sahip olduğumuz uygarlık seviyesi geçmişin birikimiyle şekillenmiştir. Kurulan şehirler, kullandığımız araç ve gereçler gibi maddi varlıkların; sosyal kurallar, etik ilkeler ve davranış kuralları gibi manevi değerlerin günümüze ulaşması, bunların kuşaktan kuşağa aktarılması sayesindedir. 
 

Bu kuşaklararası iletim, bazen hukuk gibi yazılı, bazen etik kurallar, bazen de bir ustanın iş deneyimi gibi özel bir paylaşım biçimi ile sağlanmaktadır. 
 

Genç kuşakların geçmişin tecrübelerinden yararlanması, aynı zamanda bir sinerjiyi de ifade ediyor. Bu sinerjinin bir gücü gençliğin enerjisi ve zindeliği, diğer gücü de tecrübenin verdiği bilgeliktir.  
 

Profesyonel Yaşamda Birikimin Paylaşımı
 

Bilgi sahibi olmak, gerekli yetkinlikleri taşımak bir mesleğin icrası için hiç şüphesiz çok önemlidir. Ancak yaşamın birçok alanında olduğu gibi, iş dünyasında da geçmişin deneyimlerden yararlanmak en az sahip olunan yetkinlikler kadar elzemdir.  Bugün genç profesyonellerin kariyerlerinde karşılarına çıkan en önemli zorluklardan biri deneyim eksikliği olarak ifade edilmektedir. Staj programları, ilk iş tecrübeleri bu bilgi birikiminin edinildiği alanlar olması itibariyle önem kazanmaktadır.   
 

Bazı mesleklerde belirli bir birikime sahip olmak daha da önemlidir. Aşçıların çoğu hangi malzemelerin nasıl kullanılması, hangi yemeğin hangi yemekle birlikte sunulması gerektiğini bilir. Ancak bütün aşçılar benzer bilgiye sahip olsa da yemeklerine aynı lezzeti veremezler. Yemeklere tadı veren aşçının parmak izi de diyebileceğimiz deneyim, zaman içinde uygulayarak öğrendiği özel bir tılsımdır.  
 

Yaşadığımız topraklar, gençlerin, ustaların deneyimlerinden yararlanması konusunda güzel uygulama örneklerine sahiptir. Bunlardan biri Ahilik sistemidir. Ahilik sayesinde, usta, gençleri hem iş hem de ahlak olarak terbiye eder, onların iyi bir usta ve iyi bir insan olmalarını el verir. Bu sistemde ustanın yaptığı, deyim yerindeyse ömrünü vererek öğrendiği tılsımı teslim edecek birini yetiştirmek, bu kişi yetiştikten sonra da tılsımı ona öğretmektir.  
 

Deneyim ve Denetim
 

Bu tılsıma ihtiyaç duyan mesleklerden biri de denetimdir. Denetim, birçok bilgi ve yetkinliği bir arada bulundurarak yapılması gereken bir meslektir. Bu yetkinliklerden biri de kuşaklararası bir iletimi gerektiren deneyimdir. Denetimin disiplinler arası bir meslek olması, kurumlarda birçok sürecin değerlendiriliyor olması, bu değerlendirme sırasında denetçilerin çok hassas ilişki kurması, bu ilişkilerin yönetilmesinin en az işin kendisi gibi önemli olması gibi gerçekler, zaman içinde öğrenilmesi gereken özel bir deneyim gerektirmektedir. 
 

Genç meslektaşların kıdemli meslek mensuplarının deneyiminden yararlanabilmesi, kıdemli meslek mensuplarının da deneyimlerini genç meslektaşlarla paylaşması bu deneyim aktarımı için önemli olacaktır.  
 

Bu nedenle, çalışma yaşamında, usta-çırak ilişkisinin devam edeceği bir ortam yaratılması kıdemli meslek mensuplarının; bunları edinecekleri bir iletişim yolunun inşa edilmesi de genç meslek mensuplarının görevi olmalıdır. 
 

Kısaca usta-çırak ilişkisi dediğimiz bu iletişim, bir rehberlik ilişkisidir ve değişimin hızlı yaşandığı günümüzde daha da önemli bir hale gelmiştir. Çünkü değişimin hızı, yaşanan gelişmelerin takibini zorlaştırırken, geçmişin bilgi birikiminin kazanılmasını da zorunlu kılar, buna ayrılacak zamanı kısıtlar.  
 

Bir Kuşaklararası Aktarım Nesnesi Olarak Değerler
 

Kuşaklararasında aktarılması toplumsal olarak son derece önemli olan öğelerden biri toplumları ve kurumları ayakta tutan değerlerdir.  Bütün toplumları ve hatta kurumları ayakta tutan özel değerler vardır. Bunlar, o yapının belirleyici niteliğidir. Belirleyici olan bu değerlerin bir kısmı yazılı hale getirilerek kuşaktan kuşağa aktarılırken, bazılarının aktarımı yazılı olmayan bir iletişim yöntemi ile olabilmektedir. Denetim de niteliği gereği bu değerlerin paylaşımına ihtiyaç duyar. Bu nedenle, bir meslek mensubu olarak denetim profesyonellerinin bu aktarıma ayrı bir önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. 
 

Değişim ve Dönüşüm Sürecinde Deneyim
 

İş, insan ve teknolojinin değiştiği ve birbirini dönüştürdüğü bir dönemin içinden geçiyoruz.
 

Dijitalleşmenin tetiklediği değişim ve dönüşüm sürecinde, geleceğimiz için önemli fırsatlar bulunuyor.
 

Bu yeni dönem, farklı beceri ve yeteneklere sahip meslek insanlarına ihtiyaç duyuyor. Kendini yenileyen, paydaşların yeni ihtiyaç ve beklentilerini anlayarak, güvence sağlamanın yeni yaklaşımlarını sunabilen, robotik süreç otomasyonu ve yapay zekâ uygulamalarının, dijitalleşmenin yarattığı riskleri anlayabilen meslek insanlarının kurumlarımızda daha çok yer alacağı öngörülüyor.
 

Öngörülen dijital dönüşümün yönetilmesi, her seviyede çalışana liderlik fırsatı tanımakta, başarılı bir liderlik için çalışanların stratejik gelişim, kişisel gelişim, motivasyon, iş zekası, proje yönetimi, her seviyede paydaşlarla iletişim becerilerini geliştirmelerini gerektiriyor.
 

Teknoloji, iş dünyasına daha fazla değer yaratma fırsatı getiriyor. Sürekli öğrenme, teknolojiyle çalışma, eleştirel düşünme, esneklik ve beceriklilik her zamankinden daha önemli hale geliyor. Dijital dönüşüm sürecinde ihtiyaç duyulan becerileri geliştiren kişi ve kurumların geleceği parlak olacak.
 

Sonuç
 

Değişimin hızı, bizleri güncel olmak, meslekte söz sahibi olmak için küresel eğilimleri yakından takip etmeye zorluyor. Bir meslek insanı olarak, başarılı olmak için bu trendleri yakından takip etmeli, bu gelişmelere göre kendimizi yenileyebilmeliyiz. Gelişmeleri takip etmek, bizlere yeni bilgiler ve yetkinlikler kazandıracaktır. Bu kazanımların toplumsal ve meslek yaşantımızda somutlaşması için, bunların deyim yerindeyse sağlam bir temele oturtulması önemli olacaktır. Bu temel, sahip olduğumuz tecrübe ve birikimimizdir. 
 

Diğer bir ifade ile gelişmeleri takip etmek kadar önemli olan bir diğer husus da geçmişin bilgi ve deneyiminden yararlanmaya çalışmak olmalıdır. Güncel bilgiler ile deneyimlerin birlikte kullanılması başarıyı getirebilecek bir denge unsurudur. Başarı için gerekli olan bu dengenin bir önemi de aynı zamanda yaratılan bilgi ve tecrübelerin sonraki kuşaklara aktarılması görevdir. Bu, bütün kuşakların, kendilerinden sonraki kuşağa karşı bir görevidir. Bu nedenle, önce iyi bir ustanın çırağı, daha sonra da iyi bir usta olmaya çalışıp,  kuşaklararası bilgi birikiminin aktarılmasına destek verilmesi önemli olacaktır.  
 

Usta-çırak, çırak-usta ilişkisi; bilgi, deneyim, beceri aktaran, kurumsal kültür taşıyan, her türlü iş ve çevre koşullarına oryantasyonu sağlayan, davranış modeli olan, bilgi erişim ve kullanımını teşvik eden, değişim, gelişim ve değer yaratma fırsatlarını gösteren, kariyer yönlendiren, kurumsal ve durumsal bir liderliğin ifadesidir.  
 

Kuşaklararası bilgi aktarımında bu iki yönlü kurumsal ve durumsal liderliği, değişimin fırsatları ile desteklediğimizde geleceğin dinamiklerini anlamak kolaylaşacak, mesleki varlığımızı sürdürmek mümkün olacaktır.

Uzun lafın kısası; 

Dijitalleşmenin tetiklediği değişim ve dönüşüm sürecinde sunulan gelişim ve değer yaratma fırsatlarını usta ve çıraklar olarak birlikte değerlendirerek geleceğe ortak olmak için yarına hazırlanmalıyız.
 

Yarına hazırlanmanın ise, sürekli iyi bir öğrenci olmanın ötesinde yenilikler ve değişim karşısında her zaman talebe olmayı diğer bir ifade ile çırak kalmayı gerektirdiğini unutmayalım.
 

Çıraklığını bilmediğiniz işin ustası olamazsınız. Ustası olduğunuz işin kuşaktan kuşağa devamı için el vermelisiniz.