Zaman zaman düşünürüm:
Eğer gençliğime bir tek söz söyleme şansım olsaydı, ne söylerdim?
Daha çok çalış, daha dikkatli ol, daha planlı yaşa mı derdim?
Hayır…
Bugün, yılların tecrübe süzgecinden geçerek bana öğrettiği o tek cümleyi söylerdim:
“Kendine zaman tanı.”
Gençlik acelecidir. Her şeyin hemen olmasını isteriz. Hemen başarı, hemen tanınma, hemen sonuç…
Oysa hayat, hızla değil, sabırla olgunlaşan bir yolculuktur.
Bazen kaybetmek, bize kazanmaktan çok daha fazla şey öğretir.
Bazen yanlış adımlar, en doğru yerlere çıkarır insanı.
Bazen başarısızlık, aslında yönünü bulmanın ilk işaretidir.
Üniversite yıllarımda yaşadığım bir olay hâlâ aklımdadır.
Bir proje sunumunda heyecandan sesim titremiş, planladığım hiçbir şeyi anlatamamıştım.
Kendimi yetersiz hissetmiştim.
Ama hocam bana dönüp “Kâmil, önemli olan bir defada doğru yapmak değil; denemekten vazgeçmemek,” demişti.
Yıllar sonra anladım ki, o cümle bir hayat dersiymiş.
O cümle, hayat felsefeme dönüştü.
O günden sonra anladım ki, hatalar, başarının düşmanı değil, öğretmenidir.
O günden sonra anladım ki, hata yapmaktan korkmamak gerekiyor. Çünkü hatalar, başarıya çıkan yoldaki basamaklardır.
Düşmeden yürümeyi, yanılmadan öğrenmeyi kim başarmış ki?
Bugün gençlere tek bir şey söyleyebilirim:
Hayat bir yarış değil, bir yolculuktur.
Her adım, her durak, her hata seni sen yapar.
Kendine zaman tanı.
Çünkü sabır, en büyük sermayedir.
Çünkü başarı, sadece doğru adımların değil; yanlışlardan yılıp vazgeçmemenin eseridir.
Her durak, her hata, her yeniden başlama sizi siz yapar.
Zaman, insanı olgunlaştırır.
O yüzden, gençliğimdeki bana dönüp tek bir şey söyleyebilseydim, sadece şu cümleyi fısıldardım:
“Kendine zaman tanı. Çünkü büyümek sabır ister.”
Sevgili gençler:
Zamanın gücüne inanın.
Sabredin.
Kendinize zaman tanıyın.
Çünkü bir gün dönüp baktığınızda göreceksiniz:
Kazandıklarınızdan çok, öğrendikleriniz sizi siz yapmış.