Sonbaharın güzelliği de ayrı bir güzel

Sararan yapraklar, rüzgârın önünde savrulan dallar

Bir ayrılık şarkısı gibi yayılan rüzgârın sesi…

Bir köşeye oturup, bir bardak çay içiminde

Gönülden gelip geçenler,

Hayallerin yaprak yaprak dökülüşü…

Bahar geldiğinde yeni yapraklar, yeni çiçekler açacak

Ağaç, aynı ağaç olsa bile yaprakları değişecek

Tıpkı ömürler gibi…

Her baharın dalı da, meyvesi de farklı

Her çocuk kendi yuvasını kuracak,

Her fidan kendi gövdesini büyütecek…

*

İnsanoğlunun yaşamı da,

Bir aşkın özleminde sonbahara ulaşan mevsimler gibi…

Yaşamı tam içinde hissettiğimiz hangi zamanları var ki?

Bir doğum günü mü?

Bir doğum anı mı?

Yoksa bir cenazenin ağır havasında mı hissediyoruz bunu?

Ve hüzün hep ceplerimizde saklı…

Her ne olursa olsun, bir yanı garip kalıyor insan yüreğinin

Göklerin kendi yasası var

Yeryüzü döngüsüne müdahil olmadan devam ediyor,

“Güneş artık ben yokum, ışık vermeyeceğim

Bulut, artık yağmur vermem,

Ağaç, bu yıl meyve yok” demiyor.

İnsanın bedeni de öyle aslında

Kahveyi içtinse gerisine sözün geçmiyor…

Bazen hasta oluyorsun, bazen iyi

İnsan beyni de öyle anlaşılır değil!

Dev uçakları, füzeleri, kurşunları yapıyor da

Gözün görmediği minik bir virüsü öldüremiyor!

Girmeye görsün bedenine, teslim oluyor.

*

Bu kadar gizemli bir dünya da

Ve sınırlıyken her şeyin süresi

Aynı dünya telaşı devam ediyor…

Kadınlar zengin, yakışıklı koca,

Erkekler genç ve güzel kadın istiyor

Çok zengin yaşlılar, gençlik isterken

Gençler zengin olmak istiyor.

Oysa yaşamda, her şeyin sırası gün gün geliyor

Ne mal, ne mülk kalıyor geriye

Öpülmeye kıyılamayan sevgilinin o güzel yüzü de

Solup gidiyor…

Kim olursan ol,

Nasıl yaşarsan yaşa

Bir yanın öksüz

Bir yanın yarım

Bir yanın hüzün oluyor

Mutlaka özlemini çektiğin

Bir şeyler kalıyor içinde...

İşte bu yüzden derler ya,

“Hayırlısı olsun, azı kar çoğu zarar diye”

Yanı kısacası,

Sağlığın yerindeyse,

Kimseye muhtaç olmayacak kadar bir gelirin,

Bir de seni ısıtan sevdiğin bir başka beden varsa yatağında

Kral da sensin,

Paşa da sensin…