Okullar kapandı, güneş yükseldi. Yaz geldiğinde çocukların dört gözle beklediği o uzun tatil nihayet başladı. Ancak bu bekleyiş artık bisiklet turlarıyla, mahalle oyunlarıyla, kamp çadırlarıyla değil tablet ekranları, video platformları ve mobil oyunlarla dolu bir boşluğa dönüşüyor.
Eskiden yaz, dışarıda geçirilen zamanın, öğrenmeden uzak ama deneyimle dolu günlerin mevsimiydi. Şimdi ise serin bir odada, ekranın karşısında geçirilen saatlerle tanımlanıyor. Çocuklar için evde olmak, eskisi gibi eğlenceli değil. Sokaklar artık güvenli değil ya da en azından öyle hissediliyor. Aileler ise ya çalışıyor ya da ne yapacaklarını bilemiyor. Hal böyle olunca, ekranlar çocukların hem oyun alanı hem arkadaş çevresi hem de bakıcıya dönüşüyor. Her gün aynı sahne bir yanda “Sıkıldım!” diyen çocuklar, diğer yanda “Biraz da dışarı çık, kitap oku, bir şey üret!” diyen ebeveynler. Ancak bu çağrılar çoğu zaman karşılık bulmuyor. Çünkü ekran, sadece eğlence değil aynı zamanda kolaylık ve kaçış sunuyor.
Kaliteli Zaman Arayışı: Lüks mü oldu?
Bir çocuğun gününü ekran dışında doldurmak için fikir, kaynak ve zaman gerekiyor. Üstelik bu sadece maddi değil, zihinsel bir efor da istiyor. Oysa birçok ebeveynin aklı geçim derdinde, enerjisi ise tükendi. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, birlikte doğa yürüyüşleri yapmak, evde küçük bilim deneyleri düzenlemek güzel fikirler olabilir ama bunları sürdürebilmek kolay değil. Hele ki metropol hayatında, sıcak havada, sınırlı imkânlarla… Bu noktada çözüm sadece ekranı yasaklamak ya da çocukları suçlamak değil. Daha gerçekçi ve küçük adımlar işe yarayabilir: Tamamen yasaklamak yerine belirli saatlere bölünmüş, kontrol altında bir ekran süresi belirlenebilir. Basit mutfak etkinlikleri, hikâye yazma, birlikte bir masa oyunu kurmak bile çocuklar için alternatif oluşturabilir. Komşularla ya da yakın ailelerle ortak çocuk etkinlikleri düzenlemek hem maliyeti azaltır hem de sosyalleşmeyi artırır. Yerel yönetimlerin yaz etkinlikleri takip edilebilir. Pek çok belediye ücretsiz kültür-sanat atölyeleri düzenliyor.
Her mevsimin çocuk hafızasında bir rengi vardır. Yaz ayları, dış dünya ile tanıştıkları, bağımsız hareket etmeyi öğrendikleri, hayatın küçük sürprizlerini fark ettikleri bir zaman dilimidir. O yüzden, çocuklarımızın yazlarını sadece ekran karşısında geçirmesine seyirci kalmak, aslında çocukluklarını kaybetmelerine sessiz kalmaktır. Zor ama imkânsız değil.