Modern hayatın en görünmez ama en ağır yüklerinden biri tükenmişlik sendromu.Sabahları kalktığımızda içimizdeki istek yavaş yavaş yok oluyor, yaptığımız işlere anlam yükleyemiyor, sürekli bir yorgunluğun esiri oluyoruz. Bu görünmez yük, günümüzde milyonlarca insanın ruhunu adım adım tüketiyor. Bir zamanlar sadece iş hayatında konuşulan tükenmişlik, artık öğrencilerden ev hanımlarına, işsizlerden emeklilere kadar herkesi etkileyen bir ruh hali haline geldi.
Peki, bu kadar ağır bir yükle nasıl mücadele edilebilir? Psikolojik destekler, ilaçlar, kişisel gelişim yöntemleri elbette bir yere kadar fayda sağlıyor. Fakat çoğu zaman, insanın en derinindeki boşluğu doldurmaya yetmiyor. Çünkü asıl mesele, ruhun ve kalbin gıdasını ihmal etmemek. Modern hayat bize sürekli daha çok çalışmayı, daha çok üretmeyi, daha çok tüketmeyi emrediyor. Ama ruhumuzun ihtiyacı, çok daha farklı anlam, huzur ve aidiyet. İşte burada dinin ve Allah’a iman etmenin sağladığı o derin güven duygusu devreye giriyor. Çünkü inanan bir kalp bilir ki; dünya sadece geçici bir imtihan yeridir. Başarı da başarısızlık da sevinç de hüzün de geçip giden bir yolun parçalarıdır. Allah’a tevekkül eden bir insan, hayatın yükünü tek başına taşımadığını hisseder. “Benim elimden gelen bu, gerisi Rabbime aittir” diyebilmek, zihni en güçlü ilaçlardan bile daha hızlı sakinleştirebilir. İbadet, yalnızca yerine getirilen bir görev değil aynı zamanda ruhun derinliklerine şifa veren bir huzur kaynağıdır. Namaz, günün koşuşturmasında kısa bir mola, Allah ile baş başa kalma fırsatıdır. Dua, insanın içini açması, yükünü paylaşmasıdır. Oruç, sabrı ve iradeyi güçlendirmek içindir. Kur’an okumak, zihni dağılan bir insanın yolunu yeniden bulmasına yardımcı olur.
Tükenmişlik, modern çağın sessiz salgını olabilir. Ama unutmamak gerekir ki, kalplerin huzur bulması için en büyük kaynak, Allah’ı anmaktır. İnsanın işini, emeğini, hayatını bir kulluk bilinciyle yaşaması; dünyada sıkışmış hissettiği anlarda ona yeni bir pencere açar. Çünkü imanla bakıldığında, hiçbir emek boşa gitmez, hiçbir sabır karşılıksız kalmaz. Belki de bu yüzden, tükenmişliğin en etkili ilacı; Allah’a yönelmek, ruhu onunla beslemek ve hayatı sadece bu dünyanın dar kalıplarına sıkıştırmamaktır.