Millet olarak acı çekiyoruz. Nasıl bir acı?. Tarifi mümkün değil. Doktora gittiğimizde 'doktor bey şuram acıyor, ağrıyor' dediğimizde doktor 'nasıl bir ağrı' diye sorduğunda nasıl tarif edemiyorsak bu da öyle bir acı, öyle bir ağrı. Halimiz kalmadı. YOKHAL.


Millet seferber olmuş durumda. Yardımlar toplanıyor. Deprem bölgelerine gönüllü gitmek isteyen vatandaşlarımız var.

Kurtuluş Savaşında yoksul olmasına rağmen varını, yokunu devletine vermeği esirgemeyen o asil insanların yolundan giden, o ruha sahip olan insanlarımız çoğunlukta. Yeter ki yardımların yerine ulaştığına inansınlar.

Cumhurbaşkanı, Anayasa'nın 119 ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3.maddeleri gereğince Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde 8.2.2023 Çarşamba günü saat 01.00'dan itibaren üç ay süreyle olağanüstü hal ilan edilmesine karar verdi. Bu karar 8.2.2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı.

Karar Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle TBMM'nin onayına sunuldu.

TBMM İçtüzüğünün 126.maddesine göre Meclis tatildeyse derhal toplantıya çağrılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.

Olağanüstü hal süresince Cumhurbaşkanı kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir.

Olağanüstü halin ilan edilmesi üzerine, Olağanüstü Hal Kanununa göre felakete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla sağlanır.

Gerekli parasal harcamalar öncelikle kamu kaynakları ile yardımlardan sağlanır.

Olağanüstü hal ilan edilen bölge içindeki kamu kurum ve kuruluşlarıyla tüzel ve gerçek kişiler, kendilerinden istenecek veya yükümlülük konulacak arazi, arsa, bina, tesis, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ile giyecek ve diğer maddeleri vermek zorundadırlar.

İhtiyaçlar öncelikle kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelerden zamanında ve yeterince karşılanmaması halinde bölgedeki özel kuruluşlara ve gerçek kişilere ait olanlardan temin edilir.

Yiyecek, giyecek, araç, gereç, ilaç ve tıbbi malzemeler gibi zaruri maddeler bölge sınırları içinde sağlanamadığı takdirde en yakın bölgelerden yükümlülük yoluyla temin edilir.

Olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde bulunan 18-60 yaşları arasındaki bütün vatandaşlar, kendilerine verilecek işleri yapmakla yükümlüdürler.

Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek.

Ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.

Gerekli görülen zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek.

Lokanta, otel, motel, kamping, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak.

Olağanüstü hal ilan edilince idare, Olağanüstü Hal Kanunu gereğince yukarıdaki yetkileri kullanabiliyor.

İlk iki günde büyük aksaklıklar yaşandığını hemen hemen bütün televizyon kanalları canlı olarak yayınlarıyla ortaya koyuyordu. Felaketin yaşandığı iller ve depremin büyüklüğünün olumsuzlukların yaşanmasında mutlaka büyük payı olmuştur. Ancak, 3.gün çalışmalar hız kazanmaya başladı. Önümüzdeki günlerde daha da organize olacağımız muhakkak.

Ülkeyi yönetenler eleştirilere açık olmalı. Hiç kuşkusuz eleştirilerin, acı da olsalar harekete geçirici olumlu yönleri de vardır. Uyanmak ve harekete geçmek gibi. Onun için eleştirilerden korkmamak gerekir.

Bir taraf eksiklikleri, aksaklıkları, noksanlıkları ve yanlışları dile getirdiğinde, diğer taraf hemen böyle bir şey yok. Doğru söylemiyorlar demeye başlıyor.

Tarafsız ve bağımsız bilgi veren medya kalmayınca vatandaş kime güvensin. Sorgulama ve muhakeme yeteneğimiz de yoksa yalan bilgiler revaç bulacaktır.

Yazıyı yazarken, Twitter'da erişim sorunu yaşandığı, pek çok kullanıcı Twitter'a giremediği haberleri gelmeye başladı.

Sosyal medyayı yavaşlatmakla veya sınırlamakla hiçbir sorun çözülmez. Bugüne kadar çözülmemiştir.

Barika-i hakikat, müsademeyi efkardan doğar. Yani gerçeğin ışığı, fikirlerin çarpışmasından çıkar.

Nitekim Anayasa Mahkemesi, birçok kararında belirttiği üzere toplumsal ve siyasal ortama veya sosyo ekonomik dengesizliklere, etnik sorunlara, ülke nüfusundaki farklılıklara, daha fazla özgürlük talebine veya ülke yönetim biçiminin eleştirisine yönelik düşüncelerin- bu düşünceler devlet yetkilileri veya toplumun önemli bir bölümü için rahatsız edici olsa dahi açıklanması, yayılması, aktif, sistemli ve inandırıcı bir şekilde başkalarına aşılanması, telkin ve tavsıya edilmesinin ifade özgürlüğünün koruması altında olduğuna karar vermiştir.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edebilirler gerekçesiyle sosyal medya kısıtlanamaz. Türk Ceza Kanununun 216.maddesi bu suçu işleyenlere uygulanacak cezayı düzenlemiştir.

Suç işleyecekler mülahazasıyla insanları evlerinde hapsedelim, dışarı çıkarmayalım o zaman.

TBMM'nin, gerek olağanüstü hal tezkeresi vesilesiyle, gerekse verilecek genel görüşme önergeleri vasıtasıyla yaşanan felaketin üstesinden gelmek ve sorunların çözümü için hükümetle birlikte hareket ederek gerekli her türlü çabayı göstermesi icap eder.

İlk Gazi Meclisteki tartışmalardan örnek alarak; yürütme organının başı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bu toplantılara katılması büyük fayda ve moral sağlayacaktır. Meclis'te milletvekilleri hiç çekinmeden cesaretle Atatürk'ü eleştirmesini bilmişlerdir.

Dünyaya hükmeden kanunları değiştiremeyiz. Kanunları değiştirmek yerine onun gereklerini yerine getirmeye çaba göstermeliyiz.

Ölümleri görünce, Thomas Paine'in Akıl Çağı adlı eserindeki aşağıdaki 2 paragraf aklıma geldi.

'Hıristiyan sistemlerinin bilimleri insan yapısı olarak adlandırmaları sahtekarlıktır, yalnızca bunların uygulaması insan tarafından yapılır. Tüm kainatı düzenleyen ve yöneten ilkeler gibi her bilimin de sabit ve değiştirilemez ilkeleri vardır. İnsan bu ilkeleri yapamaz ancak onları keşfedebilir.'

'Gelecekteki varlığıma dair hiçbir düşünceyle kendimi sıkıntıya sokmam. Bana bu varlığı verenin, bu vücud içinde yada istediği başka bir biçimde bunu devam ettireceğine dair gayet olumlu kanaatlerim ve inancım var…'

Her şeye rağmen dua ve niyazda bulunalım. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara şifalar ve geri kalanlara sabr-ı cemil niyaz ederim.