0
Bu yılki hac farizasını yerine getirmek ve türk hacılarını izlemek üzere geldiğim kutsal topraklardayım. Mekke'deyken Almanya'dan ısrarla arayan eski bir dost.
Arayan, TSK'ya karşı düzenlenen kumpas davalarından Çürük Çetesi ile hayatı karartılan ve suçsuz sebepsiz yere 3 yıl içeride kalan Erdem Kılıç.
![]() |
Kılıç'ı Ankara'dan tanırım. Eğlenceli, hayatı seven, şakacı, entellektüel birikimi olan bir kişi. Hayat, beraber arkadaşlık ettiği, bayrak ve kuran üzerine el basarak namusu üstüne yemin etmiş ve o yeminden asla geri dönüş yapmamış bir isim.
15 Temmuz gecesi büyük kahraman şehit Ömer Halisdemir'in Uzman Çavuşluktan Astsubaylığa geçişinde, yardımı ve imzası olan bir vatansever.
Telefonda, 'Biz kışla içinde gördüğümüz FETÖ yapılanmasını fişlerken, meğer asıl onlar bizi fişliyormuş' diyor. Tabi askeri ve yargıdaki FETÖ gücü birçok ailede hayatların kararmasına sebep oldu. İsimleri ve soyadları kirletildi. Tabiri caizse hayatları elinden çalındı.
Kılıç, boş yere yattığı günlerin maliyetini anlatırken, eşiyle ayrıldığını, sahip olduğu tüm maddi birikiminin elinden alındığını belirterek, haklı olarak şu soruyu soruyor: 'kaybolan yıllarımın hesabını kim verecek?'.
Ayrıca 23 Eylül'de görülecek davasında kararı ne olacak? Mahkeme heyetinin tamamı FETÖ üyeliğinden içeri alındı. Peki mahkeme günü bu isme yine pardon denirse kim bunlara sahip çıkacak?
Erdem Kılıç, telefonda anlatıyor ben kısa notlar tutuyorum: '1978 yılında GATA'da asker öğrenci olarak başladığım askerlik yaşamımda 1982 yılında Sağlık Astsubayı olarak mezun oldum. İç ve dış güvenlik operasyonlarına katıldım. 2000 yıllında emekliye ayrılarak, küçük çaplı ticaret yapmaya başladım' diyerek uzun ama kısa hayatını anlatıyor.
Sosyal tarafı güçlü bir isim olan Erdem Kılıç, Ankara'da akademisyenlerinde içinde bulunduğu Türk Alman Kültür Derneği kısa adı TANDEM'i kurarak burada da faaliyetlerde bulunmuş. TSK'da görev yaparken cemaate mensup bir yapının varlığından haberdar olup, özellikle biat ve imam usulü çalıştığını gizliden de olsa belli ettiklerini fark edip kişisel ve kurumsal bilgi vermeye başlıyor.
FETÖ yapılanması bunun farkına varmaya başlamasıyla Erdem Kılıç için, yaratılacak suç ağları birer birer örülmeye başlıyor.
FETÖ yapısının 2001-2002 yıllarında internet üzerinde bir site kurduklarını anlatan Kılıç, bu sitede Ergenekon, Balyoz, Draj, Amirallere Suikast, Sahte Çürük çetesi gibi Kumpas davalarının temelini oluşturduklarını aktarıyor.
Aslında bu bilgiler gizli olmadığı bilinsede devletin gözü önünde herşey yürütülüyordu. Askeri Okullara giriş sınavı sorularının çalındığı bir dönem içinde, FETÖ'cüler TSK içindeki yapılanmasını güçlendiriyordu.
Erdem Kılıç, hedefi anlatırken şunlara dikkat çekiyor: 'TSK içindeki Atatürkçü, çağdaş ve ilerici subay ve astsubayları saf dışı bırakmak için sürekli bahaneler uyduruyorlardı. Neydi o bahane: TSK'yı Aleviler ele geçirdi. Bunun derhal önlenmesi, aksi takdirde Türkiye'yi felaketler beklemektedir. Bununla önce Genelkurmay içindeki vatansever askeri tasfiye ettirmek ve çok derin istihbarat çalışması ile Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı birlikleri 1. Ordu, 2, Ordu, 3. Ordu ve Ege Ordu Komutanlıklarına bağlı Kolordu, tümen, Tugay, Alay, Tabur ve hatta bölük seviyesine kadar çalışarak tasfiye edileceklerin isim listesini hazırlayıp ifşa etmekti. Yapı böyle kurulmuştu?'
Espirili bir dille, 'benim kısmetim çürüğü olmayan Çürük Çetesi çıktı' diyerek, Almanya'da bulunduğu sırada bundan haberdar olduğunu öğreniyor. Şimdiki kaçan FETÖ üyelerinin aksine vatansever bu asker ve askerler aklanmak üzere soluğu Türkiye'de alıyor.
Ankara Esenboğa'ya uçağın tekerleri değipte çok şükür ülkemize döndük demeden, pasaport kontrol noktasında ailesinin önünde apar topar gözaltına alınıyor. Eşinin ve çocuklarının korku dolu gözlerle tanık olduğu bu uygulamada, 'merak etmeyin gece yarısına doğru evde olurum' demesi 3 yılını alıyor.
Dört duvar arasında geçen 3 yıl. Zorlu sürecin o gece Esenboğa'da başladığını anlatan Kılıç, 'hafiften ateşim vardı. Buna rağmen beni Vatan Caddesindeki Emniyet müdürlüğüne götürürken yüksek derece ateşle 5 gün nezarette tuttular. Adeta psikolojik bir işkenceye maruz kalıyorduk. Ve derdimizi anlatacak kimse yoktu' diyor.
En iyi izah mizahtır anlayışından yola çıkan Erdem, espirili duruşunu orada da sergiliyor. Erdem Kılıç, 'sürekli gülüyordum. Tabi savcısı, polisi çıldırıyordu. Oysa bilmiyorlardı gülmek devrimci bir eylemdir'. Tutuklandıktan sonra mahkemeye 15 ay sonra çıktığını söylüyor.
Kaderin cilvesi, Albay Ahmet Zeki Üçok, Erdem Kılıç ve arkadaşlarına demir parmaklıklarının arkasına gönderen savcı Hikmet Usta FETÖ üyeliğinden firarda. Erdem Kılıç, HSYK Başkanına giderek, savcı ve mahkeme heyetinin FETÖ üyeliğini anlatsada istediği desteği bulamamış.
Bugün Almanya'da ikamet etmek zorunda kalan Erdim Kılıç'ın 23 Eylül'de görülecek davası düşecek mi? Yoksa gizli kalıp kendini ifşa etmeyen FETÖ grubunun bu isimleri demir parmaklıkların arkasına mı gönderecek? Yoksa, bunlardan özür dileyerek diğer davlar gibi düşecek mi?
Beklentimiz, adaletin terazisi gerçeği görüp bunlardan özür dileyerek hatasını düzeltmesidir.