Karar vermekten ziyade doğru karar vermenin zorluğunu hepimiz yaşıyoruz. Hangi bölümü seçeceğiz, hangi üniversiteye gideceğiz, kiminle evleneceğiz gibi hayatımızın akışını değiştiren konular özellikle verilmesi en zor olan kararlardır. Bunun dışında hayatımızı riske atmayacak daha basit sayılan 'saçımı hangi renge boyatsam, hangi telefonu alsam' gibi konular da zihnimizi belli bir süre kurcalayabilir. Aslında zor olan doğru kararı doğru zamanda verebilmektir.

İnsanlar bir karara varmadan önce uzun ve zorlayıcı bir karar verme sürecinden geçerler. Bu süreç bazen uzun sürdüğünden dolayı hatalı bir karara varılır bazen de hemen tamamlandığı için sonucunda pişmanlık doğurur.

Öncelikle kararın tanımlanması önemlidir. Bu tanımlamanın sonrasında amacımızı belirlemek bu amacın bizim için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymak gerekir. Karar verirken mutlaka bilgi alış-verişinde bulunmak gerekir. Seçenekler ortaya çıkarılmalı ve her seçeneğin eksisi, artısı objektif olarak değerlendirilmelidir.

Karar vermek süreci aslında birçok seçenekten birini seçmek demektir. Bu da beraberinde bize ilginç gelen başka fırsatlardan vazgeçilmesidir. Bu aşamada bazı duygusal sıkıntılar yaşanabilir. Bunun literatürde ilişkili olduğu kavramın adı FOMO'dur. Türkçesi 'fırsatı kaçırma korkusu' olarak ifade edilebilir. İnsanlar gelecekte pişmanlık yaşamamak adına kendilerini bir karar vermek zorunda hissederler.

Karar verme aşamasının insan beyninde yol açtığı bazı eylemler vardır. Bunlardan biri karar yorgunluğu olarak adlandırılır. Bu durum kişinin farklı bir konuda kendini hazır hissedene kadar karar vermesini zorlaştırır. Bir diğeri de karar verme durumunun ertelenmesi veya tamamen vazgeçilmesidir.

Bazı insanlar yaşadıkları olaylardan dolayı zor karar verirken, bazı insanlarda tabiatları gereği kararsız olmaya yatkındırlar. En basit kararları alırken bile hastalık derecesinde zorlanabilirler. Bu kişilerin en belirgin karakter özelliği mükemmeliyetçi olmalarıdır. Aynı zamanda nevrotik kişilik gösterebilirler.

Hayatımızda her zaman doğru kararlar alma imkanımız olmaz. Aldığımız hatalı kararları belli bir zaman sonra düşündüğümüzde nedenin karar verme aşamasında izlediğimiz tutumdan kaynaklı olduğunu görürüz. Özellikle karar verme sürecinde duygusal davranmak hatalı seçimleri göz ardı etmemize yol açar. Yorgunken verilen kararlar da genelde hatayla sonuçlanır.

Önseziler karar verme sürecinde önemli bir rol oynar. Bizi kötü kararlardan uzaklaştırabilir. Ancak en faydalı olan özsezilerimizi analitik düşünme becerilerimizle birleştirmektir.