Bazen hayatın temposu, sorunları, beklentileri içinde öyle bir kayboluruz ki, kendimizi unuturuz. Göz altlarımız kararır, sabahları yataktan kalkmak zorlaşır, hayata dair heyecanlarımız soluklaşır. Ama yine de “depresyondayım” demeyiz. Çünkü öyle ağlamıyoruzdur, çığlık atmıyoruzdur ya da bir köşede sessizce çöküp kalmıyoruzdur. Oysa depresyon her zaman böyle gelmez. Bazısı sessizce, içten içe, fark edilmeden çöker insanın üzerine. İşte biz buna "gizli gelen depresyon" diyoruz.
Toplumda depresyon hâlâ yanlış anlaşılmaya çok müsait bir ruhsal durum. “Neşeliyse depresyonda değildir”, “çalışıyorsa sağlıklıdır” ya da “dışa vurmuyorsa sorun yoktur” gibi klişeler yüzünden pek çok insan yaşadığı ruhsal çöküntünün farkına bile varamıyor. Gizli depresyon yaşayan bir kişi, günlük görevlerini yerine getirebilir, çevresine gülümseyebilir ama içinde derin bir boşluk ve anlamsızlıkla baş etmeye çalışıyor olabilir. Bu gizli misafirin belirtileri çoğu zaman göz ardı edilir: Sürekli yorgunluk, hiçbir şeyden keyif almama, kendini yetersiz hissetme, sosyal ortamlardan kaçınma ya da aşırı meşguliyetle duygularını bastırma... Kimi zaman mide ağrısı, uykusuzluk ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerle bile kendini gösterebilir. Ve biz bu sinyalleri sadece fiziksel yorgunluğa, strese ya da geçici ruh hâllerine bağlayarak üstünü örteriz. Ancak gizli depresyon sadece kişiyi değil, onun çevresini de etkiler. İş performansı düşer, ilişkiler zedelenir, empati kurma ve sevgi verme kapasitesi azalır. En önemlisi ise, zamanında fark edilip yardım alınmadığında daha ciddi ruhsal sorunlara zemin hazırlar. Bu yüzden depresyonun sadece gözyaşıyla değil, sessizlikle de geldiğini anlamak zorundayız.
Ruh sağlığı, fiziksel sağlık kadar gerçek ve önemlidir. Bir kolumuz kırılsa hemen doktora gideriz ama ruhumuz kırıldığında görmezden geliriz. Belki de en büyük kırılma budur. Her şeyden önce, kendimizi ve sevdiklerimizi daha dikkatli gözlemlemeliyiz. Keyifsizlik, içe kapanma, aşırı eleştirellik, motivasyon kaybı gibi belirtileri küçümsememeliyiz. Ve yardım istemeyi bir zayıflık değil, güç olarak görmeliyiz. Profesyonel destek almak, konuşmak, duygulara alan açmak bu süreçte hayati önem taşır. Gizli gelen depresyon, sessizce hayatımızın içinden geçip bizi biz olmaktan uzaklaştırmadan fark edilmelidir.