Kamu alacaklarının tahsili konusunda yapılan her düzenleme, yalnızca sayısal bir değişiklik olmanın ötesine geçer; ekonominin nabzından bütçe disiplinine kadar pek çok alanda önemli mesajlar taşır. 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi uyarınca gecikme zammı oranının 13 Kasım 2025 itibarıyla yüzde 4,5’ten yüzde 3,7’ye düşürülmesi de bu çerçevede dikkat çekici bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Aylık bazda bu indirim, küçük gibi görünse de hem borçlu vatandaş hem de işletmeler açısından önemli bir rahatlama anlamına geliyor.

Gecikme zammı, kamu alacağının zamanında ödenmemesi halinde uygulanan bir tür yaptırım niteliğinde. Dolayısıyla oranlardaki değişim, ekonomideki genel duruma göre şekilleniyor. Düşürülen bu yeni oran, kamu otoritesinin bir yandan mali disiplinini korurken diğer yandan ekonomik koşulları da gözettiğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Özellikle piyasaların yüksek faiz ortamında sıkıştığı dönemlerde, gecikme zammının daha makul bir seviyeye çekilmesi, yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan kesimlere bir nefes aldırabilir.

Yeni düzenlemeyle birlikte, 13 Kasım 2025’ten önce vadesi dolduğu halde ödenmemiş kamu borçlarının bu tarihten sonra ödenecek kısmına da yüzde 3,7 oranının uygulanacak olması, düzenlemenin geniş bir etki alanı olduğunu gösteriyor. Ayrıca gecikme zammının günlük olarak hesaplanıyor olması sebebiyle yeni günlük oran da 0,001233 seviyesine çekilmiş durumda. Bu hesap, borçların ertelendiği her günün maliyetini daha görünür kılıyor.

Yıllara göre gecikme zammı oranlarına baktığımızda ise ekonominin dalgalanmalarına paralel bir tablo görüyoruz. 2000’li yılların başında yüzde 10’lara kadar ulaşan oranlar, zaman içinde kademeli olarak gerilemiş; ancak son yıllardaki küresel belirsizlikler ve iç dinamikler sebebiyle yeniden yükselme eğilimine girmişti. Bu çerçevede yeni düzenleme, mevcut ekonomik politika adımlarının daha dengeli bir çizgi arayışında olduğunu düşündürüyor.

Gecikme zammı oranındaki düşüş yalnızca teknik bir değişiklik değil; ekonomideki sıkışmışlığa karşı atılmış dikkatli ve temkinli bir adım. Borcunu ödemekte zorlanan birçok kişi ve işletme için bu düzenleme yeni bir başlangıç fırsatı sunabilir. Ekonomi yönetiminin bu tür adımlarla istikrarı önceleyen yaklaşımını sürdürüp sürdürmeyeceği ise önümüzdeki dönemde netleşecek.