Ailenin daha sağlıklı yarınları için evlilik okulları açılmalıdır.

Evlenecek adaylar bu okullarda “karı- koca” olmanın anlamını kavrayacak temel bir eğitimden; duygusal bütünleşme başta olmak üzere, yemek- ütü, gebelik, çocuk bakımı, cinsellik, stres yönetimi, yatırım, tasarruf gibi aile olmanın gerektirdiği her şeyi kapsamalıdır. Eğitim programı zorunlu olmalıdır. Sadece eğitimi tamamlayanlara evlilik - nikâh izni verilmelidir. Eğitim sonunda yurt genelinde toplu nikâh törenleri organize edilmeli, evlilik ve balayı masraflarına destek sağlanmalı, bu destek yurtdışı bir tatil olmalıdır. Bu şekilde ailenin geleceği ve evlilik daha önemli, daha ciddi bir hale dönüştürülmelidir.

Evlilik, harika bir şeydir.

Evlilik, sürekli yanında bir sevdiğin, bir dostun, bir arkadaşın bulunması demektir.

Evlilik, uyum sağladığın bir eşle hayatı muhteşem kılan bir birliktelik demektir. Tersi olduğunda ise, tüm hayatı olumsuz etkileyen çıkmaz bir sokak gibidir.

Evlilik, sadece fiziksel güzelliğin ve aşkın gözü körlüğünden kurtarılmalıdır.

Nişanlılık döneminde tamamen doğal, olduğu gibi olunmalıdır. İnsanı tanımak öyle kolay değildir. Yıllarca evli kalanlar bile bunu başaramazlar. Çünkü insanın gerçek iç yüzü, çıkarlarına zarar gelince, aradaki bağlar kopunca ortaya çıkar.

Lüks yerlerde görgü kuraları içinde kibar davranışlarla, süslü püslü giyimlerle, seksi oluşlarla iki kişi birbirini tanıyamaz. Örneğin eller ne kadar narin olursa olsun, evlendikten sonra o eller çocuğun bezini değiştirecektir. Flört dönemi gezmek, eğlenmek değil tamamen eş olacak adayı tanımaya yönelik olmalıdır çünkü her iki tarafta anne baba adayıdır. Duyguların uyuşması ve gelecek planların ortak olması yönünde tanışma en üst seviyede yaşanmadan karar verilmemelidir. Çünkü evlendikten sonra gelin daha güzel görünmeyecek, damatta daha yakışıklı olmayacaktır.

Diğer taraftan nikâhlarda şahit olmanın hiçbir etkisi yoktur! Hatta gereksiz bir uygulamadır çünkü bir işe yaramıyor! Şahit olma, şahit olduğu kişinin az çok ruhsal tarafını tanıdığını, yaşadığı olumsuz olaylarda gösterdiği tepkiyi anlatabildiği birkaç yaşanmış olayını tüm davetlilerin önünde anlatmalıdır. Olaylara nasıl tepki verdiğini, insanlara nasıl yaklaştığını o davette az çok herkesin bir bilgisi olmalıdır. Şahit olacak kişinin tanınmış birisinden seçmek ise tam bir çıkmaz sokak gibidir. Şahit olacak kişi tanınmış olunca evliliğe bir katkısı mı olacak? Şahitlik olayı da acilen sosyolog ve psikologlar tarafından ele alınıp değiştirilmedir. Çünkü nikâhta söz vermekle evlilik devam etmez. İlişkilerin devamını ve evliliğin geleceğini eşlerin birbirine davranışları, saygılı olmaları ve sadakatleri belirleyecektir. Tek başına sevmek, “seni seviyorum” demekle sevgi var olmaz! Sevgi, saygının içinde büyüyen bir çiçek gibidir. Saygının olmadığı yerde sevgi çiçek açmaz.

Evlilik Okullarının toplumsal huzura katkısı ve kadına şiddeti azaltmada önemli ölçüde büyük katkı sağlayacaktır. Bunların ve daha fazlasının yapılması mümkündür. Köy enstitülü dönem nasıl eğitimde çağ atlamayı başarmışsa, evlilik okulları da aile için bir devrim yapacak güçtedir. Öte yandan insanın değeri bilgiyle ölçülür ama şunu da unutmamak gerekir; toplumda, iş yerlerinde, aile ve akraba çevresinde insanın değeri haddini bilme, hoşgörüsü, terbiyesi, saygı gösterisine göre tayin edilir. Bu saygının diploma ile ilgisi yoktur. Hani derler ya, “okumuş ama adam olamamış” diye, bu yüzden içsel gelişmenin, kişinin olgunlaşması son derece önemlidir. Aile içinde adam olmak ise, eşine, yuvasına sahip çıkmakla aynı anlama gelir. Sahip çıkma, duygusal bütünleşmeyle mümkündür. Bu bütünleşme olmadığı sürece eşler kendi içlerinde yalnızlık çekecekler ve adım adım ayrılığa doğru gideceklerdir.