Türkiye ekonomisinin kuşatma altında olduğunu 3-4 aydan beri yazılarımda belirtiyorum. Hükümet tarafından alınan bazı önlemler doğru olmakla beraber, geçmişte yapılan hatalar nedeniyle bu önlemler kalıcı ve etkili sonuçlar vermedi. Benzer hataların bu kez farklı bir yaklaşımla yapıldığını gözlemliyoruz. Birkaç gün önce Merkez Bankası faizle ilgili kararını yüksek açıklayınca, döviz kuru hızlı bir düşüş gösterdi. 'Faiz yükseldi, kur düştü' haberi daha yayılmadan döviz kuru, tekrar yükselmeye başladı. Bu konudaki işaretler Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın canının sıkılmasına neden oldu. 'Faizi yükselttiler hala oynamaya devam ediyorlar sabrımı taşırmasınlar' mealinde açıklama yaptı.

Aslında faizin yükselmesi doğru bir olaydı. Bu konuda, piyasalar alternatif yatırım arayışında, döviz kuruna göre bekledikleri getiriyi verecek amaca ulaştılar. Diğer taraftan bu faiz artışını olumlamak için döviz kurunu da biraz fazlaca düşürdüler. Ardından da yavaş yavaş yükseltmeye başladılar. Artan faiz oranı, aybaşında açıklanan enflasyon rakamını aştığı için doğru bir karar, ama bu kararın ardından döviz kurunu düşürmesini beklemek 'yanlış bir beklenti'. Bu süreçteki döviz kurundaki iniş ve çıkışlar, spekülatif amaçlıdır. Bu nedenle döviz kuru tekrar yükselmeye başladığı zaman tedirgin olmamak gerekir. Ancak doların ani düşüşüne ve yavaş yavaş yükselmesine neden olanları izlemek gerekir. Bu yaklaşım bile spekülatörlerin tedirgin olmasına neden olur.

Geçmişte yapılan hatalar neydi? Bilindiği gibi geçmişte dolar yükseldiğinde faiz enflasyonun altında seyrederken; faizde olası bir yükselişi durdurmak için başta bazı bakanlar olmak üzere faiz yükselmesin korosu başlardı. Bu koro nedeniyle Merkez Bankası bu hafta açıkladığı faiz kararına kadar faizle ilgili aldığı bütün kararlarda çekingen davranmış, piyasaya döviz sürmüş buna rağmen döviz kurunun yükselişini durduramamıştı. Bu haftaya kadar çekingen alınan kararlar nedeniyle, biriktirilmiş olan faiz artışlarını son kararın kapsamına alması; Merkez Bankasının faizi fazla artırdığı anlamına gelmez. Birikmiş faiz artışlarının düzeltilmesidir desek yanlış bir düşünce değildir. Aynı durum döviz kurundaki yükseliş bastırıldığı zaman biriken artışın aniden ortaya çıkışını şaşkınlıkla karşılamamak gerekir. Aslında birikmiş olan faiz artışıyla döviz kurundaki artış, gümrük kapılarında bekletilmiş uluslararası camiadaki enflasyon ile dış ticaret açığındaki risklerden kaynaklanmaktadır.

Birileri bu gerçekleri başta Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan olmak üzere üst yöneticilere gerekçeleriyle anlatmalıdır. Gerçeklerin üstü örtüldükçe tepkilerden kaynaklanan hatalar sorunun çözümü yerine derinleşmesine neden olur.