Barolarla ilgili kanun teklifinin Adalet Komisyonundaki görüşmeleri tamamlandı. Teklif şimdi de TBMM Genel Kurulunda görüşülecek.

Teklifin lehinde ve aleyhinde çok şeyler söylendi, yazıldı. Neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu hiç kimse doğru dürüst anlatamıyor.

Diyanet İşleri Başkanının (LGBTİ) eşcinsellikle ilgili olarak Ramazan ayının ilk hutbesindeki sözleri üzerine, Ankara Barosu yöneticilerinin yaptıkları açıklamalar işaret fişeği olarak görüldü ve böyle bir teklif hazırlandı. Yöneticilerin görüşleri, Anayasa'ya ve kanunlara aykırı ise bırakalım hukuk işlesin. Anayasa'nın 135.maddesi gereğince, amaçları dışında faaliyet gösteren baro sorumlu organlarının görevlerine son vermek mümkün olduğu gibi milli güvenlik ve kamu düzeninin gerektirdiği hallerde meslek kuruluşları faaliyetten bile menedilebilir.

Çoklukta çok seslilik olur gibi söylemler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları için söz konusu olamaz. Çok seslilik isteyenler, istedikleri kadar dernek ve sendika kurabilirler.

Barolarınbazı sorunlarının olduğunu herkes kabul ediyor. Sorunlarını çözmek yerine, bölüp parçalayarak başka sorunlar yaratıyoruz. Birlikten kuvvet doğmasın istemiyoruz.

Teklifin, Adalet Komisyonundaki görüşmeleri 2 Temmuzda başladı ve 5 Temmuz 2020'de tamamlandı. Görüşmeler Plan ve Bütçe Komisyonunun toplantı salonunda gerçekleşti.

Komisyonda ilk gün; milletvekilleri, Ankara Valisinin pandemi sebebiyle avukatların Ankara'ya girişlerini engellemek için on beş gün yasak ilan ettiği, ama kendilerinin corona riski ile karşı karşıya oldukları, paralel yapılar oluşturulmaya çalışıldığı, baro başkanlarının Meclis yerleşkesine sokulmadığı yönünde açıklamalarda bulundular. Ayrıca, sandalye kavgası tartışması ve usule ilişkin itirazlar yaşandı.

Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Komisyona ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya'daki barolardan örnekler verdi. Komisyona hazırlıklı gelmiş. Bu ülkelerde teklifteki gibi çoklu baronun olmadığını, İstanbul, Ankara ve İzmir'in delege sayısının azaltılacağını, bunun da temsilde adaletsizlik oluşturacağını belirtiyor. Teklifin Anayasa'ya aykırı olduğu ifade ediliyor. Toplantıya, ertesi gün 14.00'te toplanmak üzere 03.58'de son veriliyor.

Usule ilişkin yapılan itirazların bir kıymeti harbiyesi var mıdır? İçtüzük, görüşmelerin yöntemi ile ilgili bazı kurallar koymuş. Bir kanun teklifi görüşüldüğü zaman nasıl bir yol izlenir gibi. Kurallara riayet edilmediği zaman ne yapılabilir? Hiçbir şey. Çünkü Anayasa Mahkemesi, kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığına bakarım gerisine bakamam, yetkim kapsamında değil diyor. Anayasa'nın 148.maddesi böyle(AYM: 17.01.2013,E:2012/19, K:2013/17). Dolayısıyla, teklifi komisyona göndermeden doğrudan doğruya Genel Kurulda görüştürebilirdiniz. Genel Kurulda da hiç kimseye söz vermeden maddelerini ve tümünü oylar geçer giderdiniz. Kim ne yapabilirdi?

Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 88.maddesindeki 'kanun tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükte düzenlenir.' hükmü hiç dikkate almamaktadır.

İkinci gün, sosyal medya, yargı, milletvekillerine bariyerin geç açılmasından ve uygulanan muameleden dolayı Çankaya kapısındaki polislerin insanileşmesi gerektiği ve Fetö konusu tartışılıyor. Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıyor ve 5. maddesi de kabul ediliyor. Toplantıya 03.49'da son veriliyor.

Üçüncü gün; milletvekilleri,avukatların mevcut iktidarın yargı üzerindeki siyasal baskısını kırmak için canla başla çalıştıklarını, barolar her 300 üye için TBB seçimlerinde 1 delege verirken bu sayının 5 bin üyeye 1 delege olmasının planlandığını, 5 binin üzerinde avukatı olan illerde 2 bin avukatın bir araya gelip kendi barosunu kurmasının hedeflendiğini belirtiyorlar. Böyle olunca kamu hizmetinin bütünselliğinin yok olacağını ifade ediyorlar. Avukatların, hangi grubun, hangi siyasal yapının, hangi partinin, hangi tarikatın üyesi oldukları etiketlenecek deniyor.

Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, 'Ya, bakınız, sizin saray dediğiniz bu milletin evi' diyor. İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da 'ne evi ya!' diye cevap veriyor. Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş da 'Hic de değil vallahi. Vatandaşı alıyor musunuz oraya?' diye müdahale ediyor. Uşak Milletvekili Özkan Yalım söze karışıyor ve şunları söylüyor: 'Millet geceleri geliyor, yatıyor orada.' Kuşkusuz bunlar da işin tuzu biberi.

Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki şu tespitlerde bulunuyor: 'Bakın, 31 Aralık 2019 verilerine göre –Türkiye Barolar Birliğinin resmi sitesinden aldığım veriler bunlar- 46.052 avukatın olduğu İstanbul Barosu 3.542 avukat için 1 delege seçecek, 17.598 avukatın kayıtlı olduğu Ankara Barosunda 2.514 avukat 1 delege seçecek, 9.612 avukatın üye olduğu İzmir Barosunda 1.922 avukat 1 delege seçecek, 4.757 avukatın kayıtlı olduğu Antalya Barosunda 1.189 avukat 1 delege seçecek, 3.757 avukatın kayıtlı olduğu Bursa Barosunda 939 avukat 1 delege seçecek, 3.059 üyenin kayıtlı olduğu Adana Barosunda 734 avukat 1 delege seçecek, 2.680 avukatın kayıtlı olduğu Konya Barosunda 670 avukat 1 delege seçecek, Esasen, 80 barodan 77 tanesi, 40 avukatla 4.700 avukatın kayıtlı olduğu 77 baro, 4'er delegeyle temsil edilecek sizin getirdiğiniz bu sistemde.

Peki, buna karşılık diğer barolar ne olacak? 42 avukatın kayıtlı olduğu Tunceli Barosunda 10 avukat 1 delege seçecek, 48 avukatın kayıtlı olduğu Ardahan Barosunda 12 avukat 1 delege seçecek, 89 avukatın kayıtlı olduğu Gümüşhane Barosunda 22 avukat 1 delege seçecek, 91 avukatın kayıtlı olduğu Kilis Barosunda da 22 avukat 1 delege seçecek, 110-111 avukatın kayıtlı olduğu Çankırı ve Artvin Barolarında da 27 avukat 1 delege seçecek, Şimdi bunun eşitsizlik olmadığını söylüyorsunuz. Öyle mi?'

Tiryaki, TBMM'de komisyonlara, siyasi parti ve bağımsızlara düşen üye sayısının tespiti için öngörülen hesaplama yönteminin delege tespitinde uygulanmasını istiyor. Adil olan budur diyor.

3. günün sonunda 17.madde de kabul ediliyor ve toplantıya 02.10'da son veriliyor.

Son gün, Ağrı Milletvekili Abdullah Koç; 'Bu kanun çalışmasının şöyle genel sürecine baktığımız zaman, hafızada kalan iki tane önemli fotoğraf var. Bunun birincisi, tartaklanan avukatlar, güvenlik güçleri tarafından yerlerde sürüklenen avukatlar, diğeri ise, bu halkın, halkların Meclisi olan TBMM'nin önünde, duvarların dibinde gecelerini geçirmek zorunda bırakılan baro başkanları, Bu fotoğrafın içinde başka ne var? Bu fotoğrafın içinde maalesef, altlarından, geceyi geçirmek için temin ettikleri sandalyeleri bile alınan avukatlardan bahsediyoruz.' diyor.

Teklifin geri kalan 11 maddesi de kabul ediliyor. Böylece 28 maddeden oluşan teklifin tümü oylanarak kabul edilmiş oluyor.