Hayatın her zaman kolay olacağını sandık ya da umut ettik. Hâlbuki hayat içinde kaosları da barındırıyor. Her zaman çiçekler açmaz ömrümüzde, solmak da hayatın içinde.
Aslında yaşamın her zaman iyi olacağını ve her zaman rayında gideceğini kimse vaat etmedi bize. Kimse de bir binanın önünden geçerken kafamıza saksı düşmeyeceğini garanti de edemez zaten.
Kötü şeyleri ve kaosu ne kadar çabuk kabullenirsek ve ne kadar güçlü olduğumuzla ilgili aslında başımıza gelen her konudaki dirayetimiz.
Mesele olumsuzluk yaşamak değil, yaşadıktan sonra bunun üstesinden nasıl gelindiği olsa gerek.
Bazen bir demir kalıp gibi olmalı kalbimiz. Demir kadar sağlam olmalı ki dayanabilsin.
İnsanın anne-babası da eşi de çocuğu da kimse engel olamaz kadere. Kader yolu her zaman kenarlarına gül dikilmiş bir yol değildir ya da bir gökkuşağı ucu bucağı olmayan.
İnsan her zaman kazanamaz ve kaybetmeye de alışmalı. İşler her zaman istediğimiz gibi gitmez. Planlar her zaman tutmaz. Her zaman da bir ‘B’ planımız hazırda olmaz.
Hayatı içindeki her şeyiyle sevmek gereklidir. İyi zamanlarımızın olduğu kadar kötü zamanlarımızın da olabileceğini bilmemiz gerekir ki kendi hayatımızı kucaklayabilelim.
En dertsiz denilen insanın bile içinde ne fırtınalar koptuğu bilinmezken, çok da beklentiye girmemek gerekli hayat içinde. Evet, mucizeler her zaman olabilir ve her zaman hayallerimize kavuşma ihtimalimiz vardır ama olmuyorsa da dünyanın sonu değildir.
Tek dilek hakkımızı da hayatın pembe bir bulut olması için de kullanamayız çünkü hayat tozpembe değildir…