0

Bilindiği gibi, zirai kazanç GVK'nun 52. maddesinde; 'zirai faaliyetten doğan kazanç zirai kazançtır' şeklinde tanımlanmıştır. GVK'nun 52. maddesinde zirai faaliyetin ne olduğu açıkça tarif edilmiştir. Buna göre, zirai faaliyet kavramı arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin istihsalini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu mahsullerden sair bir şekilde faydalanılması olarak açıklanmıştır.[1]

Zirai faaliyet ile ticari faaliyetin bir arada yürütülmesi mümkündür. Örneğin, köyde, arazide ziraat ile uğraşan bir çiftçinin aynı zamanda kent merkezinde ticari bir işi olabilir. Örneğin, köyde kayısı işi ile uğraşan bir çiftçi aynı zamanda bir başka yerde süper market işletebilir. Vergileme açısından bu gibi durumlarda köydeki zirai faaliyetinin durumu ile ticari faaliyetinin durumu farklılık arz edebilir.

Öncelikle ticari kazancın tespiti kendi içinde GVK'nun hükümlerine göre yani GVK'nun 37. madde hükmüne göre belirlenmektedir. Bu durumda, ticari kazanç sahibinin faaliyeti gerçek usulde veya koşulları uygunsa basit usulde de tespit edilebilir. Burada tartışma konusu olay: müstahsil tarafından satılan 150.000,00 TL civarında organik kuru kayısı dolayısıyla bir kişinin Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde ayrıca hırdavatçılık faaliyetine ekleyip, beyan edip etmeyeceğidir. Somut olayda, hırdavatçılıktan dolayı ticari vergi kaydı nedeniyle beyanına ürünü sattığı 2011 yılının Aralık ayı için matrahına 150.000,00 TL kayısı satışının ilave edilerek beyan edilip edilmeyeceğidir.

Bu sorunun cevabı bize göre kayısı satışlarından dolayı elde edilen gelirin ticari kazanca dahil edilmeyeceğidir. Çünkü, kayısı üretilerek satışı geliri tamamıyla küçük çiftçi muafiyeti kapsamında müstahsil makbuzu ile yapılan satıştır. Bu kimsenin üzerine kayıtlı traktör veya zirai araç olmadığı sürece ve 193 sayılı kanunun 53 ila 54. maddelerinde yazılı muafiyet kapsamında çalıştığı sürece herhangi bir hükümlülüğü olamaz.[2] Zaten, zirai ürün satışı sırasında da GVK'nun 94. maddesine göre %2 zirai tevkifat yapılmıştır. Ayrıca, bu zirai geliri ticari kazancına yani hırdavatçılık faaliyetine dahil ederek beyan etmesi zorunlu değildir.

Sonuç olarak, zirai faaliyet kapsamında kayısı satışları nedeniyle elde ettiği hasılat üzerinden %2 stopaj yapılan müstahsil bu gelirini bir başka adreste hırdavat ticareti kazancı ile ilişkilendirilmeyecektir. Kayısı satışları dolayısıyla müstahsil makbuzu ile %2 vergi stopajı bu kimsenin nihai vergi yükü olacaktır.[3] Kesilen %2 stopaj müstahsilin istihkakından kesildiği için ürünü satın alan tüccar bu %2 zirai stopaj tutarını bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan edip yatıracaktır.


[1] Bkz. GVK md.52. Ayrıntılı açıklamalar için bkz. GÜNEŞ Şibli, Temel Vergi Rehberi ve Revizyon, Süryay Yayınları, Mayıs 2011, s.95

[2] GVK'nun 54. maddesinde belirtilen işletme büyüklüğü ölçüsünü aşmayanlar ile, bir biçer dövere veya bu mahiyetteki motorlu araca sahip olmayan, 10 yaşına kadar 2 den fazla traktöre sahip olmayan, kendi arzusu ile gerçek usulde vergilendirilmek istemeyen kimseler/çiftçilerin kazançlarının zirai hasılatlar üzerinden stopaj yapılmak suretiyle vergilendirilecektir.

[3] GVK md.94/11