Bilmiyorum bir insan elinde olsa tabii ki de, hayatta pozitif birisi olmak isterdi herhalde. İsterdi değil mi? Bir insan, bir çocuk, bir baba ya da bir anne olarak, neden olmasın ki? Etrafına gülen, sevgi ve umutla bakan, bakabilmeyi ve hiçbir şekilde gelecekten fazla bir kaygısı olmadan, yaşamaya çalışan bir insan olarak. Bi çocuk, bi baba, bi anne ya da herhangi biri gibi. Bazen de, 'Vatan - Millet - Sakarya' gibi..!

Ara sıra bulutlar, fırtınalar olsa bile, güneşin de farkına varabilmeli insan. Varabilmeli bence de. Yoksa bu hayatta, yaşamanın ne anlamı olabilir ki, bitki gibi olmaktan başka. Bitkiler bile biraz hava, biraz su, biraz da güneş ve hatta birazcık sevgi görünce hemen canlanıp - yeşerip kendine gelmiyor mu ki..?

Bir anne düşünün, Anne olabilmeyi gerektiren tüm donanımlara sahip... Bir çocuk düşünün, çocuk olabilmenin tüm nimetlerinden faydalanabilen... Bir eş düşünün, erkek veya kadın, kendine ait tüm hasletlere sahip ve kendisi de bunu karşı tarafa sunabileceğinin farkında... Bi çocuk düşünün, bir ailesi var, yoksul veya zengin, fakat onlardan her anlamda beslenebiliyor... Ve beslenirken de ailesinin açlığını giderebiliyor..!

Neden pozitif olunamasın ki? Ara sıra elektriklenme ve kısa devrelerden, negatif kutuplar galip çıksa bile..! Olunabilir değil mi? Yeter ki içinizde ufacık bir ümit, bir kıvılcım ve minik bir çaba olsun... Minicik bir sevgiyle de harmanlanınca..!

Birazcık bulutluydunuz bu sabah, azıcık da parçalı... Derken, kalktınız toparlanıp yola koyuldunuz... Otobüsünüz ise tıklım tıklım... Neyse ki ayakta değilsiniz, çünkü yolunuz bir hayli uzun ve parçalı tarafından bulutlusunuz da... Dedim ya tıpkı dışarısı gibi, havalar bin beş yüz ve hatta parçalı bulutlu... Güneşten ise eser yok, başınız önde ve negatif kutuplar havalarda uçuşuyor... Derken, gömüldünüz telefona ve hala bi kıvılcım içinizde. Kendinizi avutmaya çalışırken, fırtınanın et katmerlisi önünüzde sıralanıyor; enflasyon şu kadar, yumurta stokları tükenmek üzere, IMF'nin kardeşi, siyasetin bacısı, Merkez'in kayyumu, domatesin fiyatı, Ankara'da bakkallar ekmek satışını bıraktı, tavuğun fiyatı, etin kalitesi, elektriğin kıvılcımı, doğalgazın alevi, suyun yolu, Telekom'un içi, Katar'ın yüzü, vekillerin maaşı, asgari ücretin naaşı, Meclisin turkuazı, Devlet'in arka bahçesi.. Damat'ın vizyonu, enerjinin yenilenip yutulamazlığı..!

Bir sabah kalktık yola koyulduk... Negatif idik, pozitifliğe soyunduk. Nereden nerelere atladık... Biraz bulutlu, azıcık da parçalıydık... Tam güneşe ümitlenirken, fırtına başka - başka yerlerden üşüştü... Herkes kendi havasında iken, boy boy 'kınalı kuzular', Peygamber ocağından, baba ocağına, ateş olup yüreklere düştü.. Olan yine Mehmetçiklere oldu..!

'... kaç tane sıra sıra; Kınalı kuzu, yine yeniden yola koyulmuş... Ve yine her şey yeniden yerle bir... Yerle bir be Türkiye'm yerle bir... Başın sağ olsun..!' derken, gel de pozitif ol, gel de ol..!

Olmak ya da olabilmek... İşte tüm mesele bu..!