Girizgahı şöyle bir soruyla yapsak nasıl olur?

Öğretmenlik basit bir memuriyet midir? Yanıtları alıyorum. Aynen, elbette değildir.

Bunun böyle olmadığını da Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, önceki gün öğretmen atamalarında dile getirdi.

Eğitim ve buna bağlı politika, 81 milyon vatandaşı yakından ilgilendiriyor.

Her karar, her uygulama toplumun geleceğine yön veriyor.

Bu yüzden adında sadece 'Milli' olan bir eğitim ve bir de savunma bakanlığı var.

Geri kalan bakanlıklar ise günümüz koşullarına göre şekillenebiliyor.

Milli değerlerle yetişen bir toplumda bireyin adalet ve demokrasi anlayışı da aynı eksende gelişiyor.

Bu gelişimin temelinde de vatandaşın devlete, devletin vatandaşa güveni, 'zahir' olur.

Hal böyle olunca bugüne değin eğitim bakanlığı ile ilgili gelişen veya geliştirilen her sistem, her müfredat ve her sesleniş, bakanlığı bir yapboz tahtasına dönüştürdü.

Bundan dolayı toplumsal enkaz çok zaman geçmeden kendini gösterebiliyor.

İşte meselenin temeli de burada başlar..

Öğretmenlik basit bir memuriyet değildir… Öğretmenliği basit bir memuriyet olarak görmeme mantığı, kitlenen eğitim sistemi için her zaman anahtar olmalı. Büyüklerimiz boşuna dememiş, 'ağaç yaşken eğilir.'

Çocukların küçük yaşta alacağı eğitim devletimizin yarına 'umutla' bakmasını sağlayacaktır.

Tabi umut güzel bir şey, tacirliğe dönmediği müddetçe.

Öğretmenlik bir konfor değildir… Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk 'Benim öğretmen arkadaşlarımdan ricam şudur. Eğer sadece bilgi paylaşımıyla derse başlarsanız, bilin ki siz hiçbir zaman onların öğretmeni olmayacaksınız. Devlet tarafından atanan memur olmaktan öteye geçemezsiniz. Basit bir memur olmadığınızı fark edin. Öğretmenlik mesleği fedakarlık, özveri mesleğidir. Konfor arıyorsanız bu meslek uygun değil. Öğrencilerinizi muhakkak suretle ayırmayın. Onları ayırırsanız gökteki yıldızları ayırmış olursunuz. Öğretmenin her zaman huzursuz olması lazım. Çocuğun huzuru için öğretmenin huzursuzluğu şart' ifadelerini kullanması meseleye bakış açısını gösteriyor.

Eğitim camiasına 'update' mesajı veriyor.

Bakan Prof. Dr. Selçuk, kısa vadede bir yapılanma modelini dillendirirken, bakanlık yardımcılarına 2 önemli isim atanıyor. Reha Denemeç ve İbrahim Er…

Atanan iki yardımcının çokta bilinmeyen iki özelliği var. Reha Bey'in özelliği DPT kökenli olması… Yani planlamacı ve strateji uzmanı..

İbrahim Er ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kuzeni olarak yansıtılıyor. Oysa Er'in formasyonu eğitim yönetimi ve denetimi..

Planlama ile başlayan stratejinin, yönetim ve denetim ile nasıl bir şekil alacağını hayal edin. Zira Bakan Selçuk, üç yıllık bir program planı açıklarken, bunu laf olsun diye söylemediği atanan isimlerle ortaya çıkıyor.

A takımını yavaş yavaş şekillendiren Bakan Selçuk, diyalog kapısını açık tutuyor. Ayrıca bakanlık içinde kendi derebeyliklerini ilan eden bazı kişileri de Cumhurbaşkanının desteğiyle kısa bir zamanda temizleyeceğinin işaretini veriyor.

Herkesi aslına rücu etmeye davet eden Prof. Dr. Ziya Selçuk, öğrenmeye ve öğretmeye kendini adamış isimleri yanında zirveye taşıyacağının da sinyallerini veriyor.