Birkaç gün geçmeyen ağrı ya da vücudumuzda oluşan herhangi bir şişlik bazen bizleri tedirgin edebiliyor. Uykumuzu kaçırıyor, yemeden içmeden kesiyor. Doktora görünmeden içimiz asla rahat etmiyor. Aslında bu süreç gayet anlaşılır ancak bunun kişinin tüm hayatını etkileyecek boyuta gelmesi durumu apayrı bir konu. İşin kötü tarafı da bunun bir hastalık olması durumu.

Bizim hastalık hastalığı dediğimiz konu zihin ve vücut arasındaki ilişkinin bozulması halidir. Kişinin ciddi bir sağlık sorunu olmadığı halde vücudundaki bir takım belirtileri hastalık olarak adlandırması ya da abartması durumu Hipokondriyazis olarak adlandırılmaktadır. Kadınlar ve erkekler arasında görülme sıklığı aynı olmakla birlikte en çok 20 ila 30 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. Bu kişiler sağlıklarıyla ilgili kaygı duyan, hastalıklara ait belirtileri sıkı sıkıya takip eden, tansiyonlarını- nabızlarını sık sık kontrol eden, hastalıklar konusunda doktorlara bile kafa tutabilen davranışlar gösterirler. Kimileri doktora gitmeyi çok severken, kimisi doktorları yetersiz görüp muayene olmak istemez. Yaşadıkları belirtileri en kötü hastalıklarla eşleştirip doktorların bunu tespit edemediğini düşünürler.

Bu durumu yaşayan bireylerdeki asıl sorun sağlıklarını kaybetme endişesidir. Temeli ise ölüm korkusuna dayanır. Aslında yaşadıkları takıntı hali onların el üstünde tutulma ve ilgi çekme ihtiyaçlarını da karşılar. Sadece kendi sağlık durumlarına karşı yaşadıkları bu takıntı hali zamanla çevrelerindeki hiçbir şeyi umursamama durumuna varır. Ayrıca sosyal çevrelerinden onay almamaları halinde uzaklaşma eğilimi gösterirler.

Genetik olarak geçişliliği üzerine herhangi bir bulguya rastlanılmayan bu hastalığın ortaya çıkışa neden olan faktörler;

Kişisel olarak endişeli bir yapıya sahip olmak,

Çocukluk döneminde ciddi bir hastalık yaşamak,

Çok sevilen birinin kaybı,

Aile içinde ciddi sağlık sorunlarının yaşanması

Çocukluk döneminde yaşanan istismar olayları olabilir.

Hastalık hastalığı kişinin tüm yaşamını etkileyen bir durumdur. Bu psikolojik sorunun zaman içinde kendi kendine yok olması zordur. Bu nedenle mutlaka psikiyatrik destek alınması gerekir.