Bazı anlar vardır, o anları doya doya yaşadığınız... Yaşarken iyi hissettiğiniz. Hayatınız soyut iken o unutulmaz gelişini ve ona bağlı nasıl da somut hissettiğinizi. Önceleri sadece bir ruhken, şimdiler de bütün ve tamam oluşunuzu... Kalbinizi daha iyi hissettiğiniz hatta çok iyi hissettiğiniz... ve yanında kaldıkça daha da iyi hissedeceğiniz o anlar...

Adeta bir şarkı gibi... O şarkının günlerce hatta aylarca bağımlısı olduğumuz, sürekli onu dinlemek, sadece onun bize hissettirdiği duygu ile çevrelediğimiz gibi... O şarkıyı ne olursa olsun dinlemek istediğimiz, çoğu kez sırf o şarkıyı daha fazla duymak için zamanımızdan çaldığımız, yürürken, koşarken ya da bir yere yetişirken bile şarkının bitişine kadar yavaş adımlarla hareket ettiğimiz...

Bir kahve gibi... Sevdiğiniz ve sürekli gittiğiniz bir kahvecinin beğendiğiniz o kahve aroması. Tüm kahvecileri dolaşsanız da sadece onun kahvesini beğenmek gibi, ondaki aromayı başka hiçbir yerde bulamamak... İçinizi ısıtması ve ruhunuzu doldurması gibi..

Çoğunlukla bir Enstrüman gibi... Ona dokunduğunuz ilk an. Heyecanla gidilen ilk ders. Parmaklarınızın tuşlarına dokunduğu ve kalbinizdeki ve bedeninizdeki o tarif edilemez his...

Çikolata gibi... Zararından çok, yararını bilmek isteyeceğiniz. Ne olursa olsun yemek için can attığınız.

Kimi zaman gözlerimizi alamadığınız o mavi gökyüzü gibi. Baktıkça hayal kurmaktan geri kalmadığınız. Kendimizi rüzgarın eşsiz dansına kaptırdığımız ve hayal kurarken gerideki hiçbir şeyi umursamadığımız gibi...

Dalgalı ve derin bir deniz gibi... Derinliğini ve dalgasını hiçe sayıp kollarına atılmak istediğimiz. Berraklığında kendimizi kaybettiğimiz. Ufuk çizgisine doğru sabırla gözümüzü bir an olsun ayırmadan bakmak istediğimiz gibi...

Güzel bir gün gibi... Ona ulaşmak için nasıl fedakarlıklar ettiğimiz ve neleri kurban ettiğimiz gibi... Nelerden vazgeçtiğimiz... Nelere hoş geldin dediğimiz ... Büyük bir özveri ile nasıl güzel günlerin ipini ellerimizle sıkı sıkı tuttuğumuz gibi...

Adeta bir şarkı gibi, sürekli dinlemek isteyeceğim.

Bir kahve gibi aromasından asla vazgeçemeyeceğim.

Çoğunlukla bir Enstrüman gibi öğrenmek için hevesle koşa koşa heyecan içinde gideceğim...

Masum ve tatlı bir çikolata gibi, zarar da verse asla bırakamayacağım.

Gözlerimi alamadığım o mavi gökyüzü gibi, baktıkça hayallerimden eksiltmeyeceğim.

Dalgalı ve derin bir deniz gibi, dalgalarına rağmen sadece onu aşmak isteyeceğim...

Güzel bir gün gibi ve hep onu yaşamak isteyeceğim...

Bazı anlar ve bazı insanlar...

Böyle hissettiren kaç insan var dünya üzerinde?

Ve bunların tümünü hissettiren tek kişi bile var mı sizler için?

Eğer varsa ve yanınızdaysa ona sıkı sıkıya sarılın.

Eğer yanınızda yoksa ilk fırsatta sarılın.

Anne, baba, eş, dost, arkadaş, sevgili...

Ne fark eder ki?

Güzel olan, güzel hissettiren ve gönlünüzü sevgiyle kıpırdatan herkese içten bir şekilde sarılın.