Geçen yıl Ağustos ayında yaşanan krizden sonra döviz kurları ve faizlerdeki yükseliş ile enflasyonda yaşanan artışların yanı sıra şirketlerin ekonomik sıkıntıya girmesi sonucunda konkordato talepleri ve diğer bazı göstergeler ekonomide karamsallığa yol açmıştı.

Kurumsal düzeyde alınan önlemler ve bazı sektörlerde yaşanan yükselişler, ekonomik gelişmenin seyri, ekonomide düzelme umudunu arttırdı. Cari açığın fazla vermesi ve döviz kurlarındaki düşüş ekonomideki canlanma için yeni bir yol haritasının yapılması gereği ortaya çıktı.

Yeni yol haritasının odağında vergi düzenlemeleri gelmektedir. Vergide yapılacak yeni düzenlemeler, ekonominin önünü açacak ve özendirecek özelliklere sahip olmalıdır. Vergi düzenlemelerinde beklenen değişiklik, sektörlerin niteliğine göre vergi oranlarında indirim yapılması şeklindedir. Ancak bu beklenti, ekonominin canlanmasına sürdürülebilir bir yaklaşım değildir. Asıl yapılması gereken şey, vergi düzenlemelerinin doğrudan vergilendirme esasına dayandırılmasıdır. Türkiye'de dolaylı vergilerin oranı yüzde 76, dolaysız vergilerin oranı yüzde 24 olduğu sürece ekonomiye vergi düzenlemeleriyle bir katkı sağlamak mümkün değildir.

Vergi tahsilatındaki bu dağılımın değişebilmesi için kayıtdışı ekonominin kontrol altına alınmasıyla mümkün olabilir. Bu amaçla verginin tabana yayılması vergi mükellefiyetlerinin beyan esasına dönüştürülmesi ve ekonomik denetim düzenin kurulması şarttır. Bu felsefeden yola çıkılarak yaptırılacak vergi düzenlemelerinde verginin ekonomik faaliyetleri destekleyen düzeyde ve yapıda olmalıdır.