Türkiye'de züccaciye sektörünün ihracat anlamında son 25 senede çok önemli mesafe aldığını söyleyen Önder, 64 ülkeye sadece 4 saatlik uçuş mesafesinde olduğumuza dikkat çekti. Yakın coğrafyada Avrupa Birliği başta olmak üzere çok önemli pazarlar olduğunun altını çizen Önder, "Avrupa Birliği'nin ithalatının azalmasına rağmen biz Türkiye olarak ihracatımızı artırıyoruz ve pazar payımızı koruyoruz. Afrika kıtası da bizim için önemli lokasyonlarından bir tanesi. Orta Doğu'da ise Çin ve Hindistan hegamonyası nedeniyle büyümemizde azalma var. Ama ödevimizi iyi yaparsak, dersimizi iyi çalışırsak, buralardaki pazar paylarımızı kolaylıkla artırabiliriz. Artık küreselleşme kavramının yanında yakın pazarlarda derinleşmenin de önemli olduğunu görüyoruz.
Türkiye dış politikasına baktığınız zaman da çevre ülkelerle iyi ilişkilerimiz var. Ticari ilişkilerde siyasetin etkilerini her zaman gördük. Avrupa Birliği ile 2014'ten bu yana en iyi dönemdeyiz. Orta Doğu'da daha önce Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle farklı sorunlarımız varken şu anda hepsi aşılmış durumda. Afrika'da Dışişleri'nin çok önemli çalışmaları var. O yüzden bu dönem, hem Türkiye için hem de bizim için de fırsatlar dönemi. Zaman içerisinde Türkiye'nin bir hub, bir dağıtım noktası haline geleceğini görebiliriz. Ama tekrar etmek pahasına söylüyorum, bu fırsatın oluşması hem bizim hem sivil toplumun hem de kamunun ödevlerini iyi yapmasına bağlı." diye konuştu.
2035 vizyonu ihracatta üçüncü sıraya çıkmak
Ev ve mutfak eşyaları sektöründe dünyanın en fazla ihracat yapan ülkeleri arasında Türkiye'nin 6'ncı ve 7'nci sıralar arasında devamlı yer değiştirdiğini söyleyen Önder, sektörün 2035 vizyonunu Çin haricindeki ülkeler arasında ihracatta üçüncü ülke konumuna gelmek olarak belirlediklerini söyledi. Çin'in bambaşka bir ölçek olduğunu ifade eden Önder, şunları söyledi:
"Sürecin zor olduğunu, bugünden yarına birçok şeyin değiştiğini biliyoruz ama elimizde bir planın olması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için hedef ülkelerden, hangi pazarlarda hangi aktiviteleri yapacağımıza, kısıtlı kaynakları nerelere kullanacağımıza kadar çok detaylı bir strateji planı hazırlıyoruz. Biz ev ve mutfak eşyaları sektörü olarak bambaşka ham madde gruplarından oluşuyoruz, farklı odaların ve ihracatçı birliklerinin mensuplarıyız. Türkiye'de maalesef sivil toplumun ve ihracatçı birliklerinin ortak hareket etme kabiliyeti çok gelişmedi ve tüm birlikler birbirinden farklı stratejiler izliyor. Biz bu strateji hamlesini başlattık, hamiliğini yapıyoruz ve diğer sivil toplum örgütlerini de paydaş olarak görüyoruz, onları dinliyoruz. Kamuyla da görüşmelerimizi yaptıktan sonra 2035'in stratejisini yazılı hale getireceğiz ve tüm kamuoyuna ilan edeceğiz."
2035'in stratejisinde inovasyon açığına da dikkat çektiklerini belirten Önder, sanayideki ve dijitaldeki dönüşümü yakalayabilmek adına bununla ilgili farkındalık oluşturmanın önemine işaret etti. Önder, "Türk ev ve mutfak eşyaları sektörünün dönüşen dünyada sanayideki ve dijitaldeki dönüşümü yakalaması, markalaşma ve inovasyon konusunda da adım atması hedeflerimizin arasında." dedi.
ZÜCDER olarak bir gençlik komitesi kurduklarını da belirten Önder, burada esas amacın bir meslektaşlık duygusu yaratmak ve iyi bir network oluşumu sağlamak olduğunu belirtti.
EVSİD Başkanı olduğu dönemde de bir gençlik komitesi kurduklarını ve bu gençlerin şu anda sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak yer aldıklarını kaydeden Önder, "Gençlerin her zaman sivil toplum örgütlerinde olması istenir ama genelde bununla ilgili bir şey yapılmaz. Biz somut adımlar atarak ve hedeflerimizi belirleyerek gençleri iş dünyasının içerisine çekiyoruz ve birbirleri ile iletişim halinde olmalarını sağlıyoruz. Sektörün önemli isimlerini getirip onlarla buluşturuyoruz, bir aidiyet hissiyatı oluşturmak istiyoruz. Bunu yapmış olmak için değil, gerçekten inandığımız için yapıyor ve bu gençleri kazanmaya çalışıyoruz. Çünkü bu gençler önümüzdeki dönemde firmaların tepe yöneticileri haline gelecekler ve karar verici pozisyona yükselecekler. Ben bu oluşumun ciddi olarak önümüzdeki süreçte hem firmaları hem de sektörü pozitif anlamda etkileyeceğini ve önemli faydalar sağlayacağını düşünüyorum." dedi.
‘FEC üyeliği yeni bir yol açacak’
ZÜCDER'in sektörün en etkin kurumu olan Avrupa Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu’na (FEC) üyeliğini de değerlendiren Önder, üyelikle başladıkları süreçte önümüzdeki dönemde yönetime de girmek istediklerini kaydetti. Avrupa Birliği'nin sektörün en büyük pazarı olduğunu vurgulayan Önder, "Avrupa Birliği'nde olan biteni ve regülasyonları bilmek, o hazırlık çalışmalarının içinde olmak sektörümüz açısından çok önemli. FEC sektörümüzdeki küresel gelişmelerin takibi anlamında da kritik bir konumda. Bunun yanında Avrupa'da gerçekleştireceğimiz iş birliklerini de çok önemsiyoruz. Giderek büyüyen bir Çin'e karşı bizim modern pazar olarak ifade ettiğimiz süpermarketlerde halen gidecek daha çok yolumuz var. Biz FEC üyeliğinin hem bürokratik anlamda hem de iş birlikleri anlamında bize yeni bir yol açacağına inanıyoruz." dedi.
'Zuchex Fuarının etkinliğini artıracağız'
Bölgesel anlamda lider bir fuar haline gelen Zuchex Fuarı’na da değinen Önder, yönetime gelir gelmez fuarın etkinliğini artırma noktasında çalışmalara başladıklarını ve meyvelerini önümüzdeki senelerde alacaklarını belirtti. Fuarlar ve bağlı olduğu endüstrinin aynı ekosistemin parçaları olduğunu ve birbirilerini beslediklerini vurgulayan Önder, "Fuarın gelişmesi ve katılan üye firmalarımızın buradan daha çok verim elde etmesi için önümüzdeki süreçte çalışmalara devam edeceğiz. Fuar firmasıyla fuarda yaptığımız iyi işler ve geliştirilmeye açık konular üzerinde fikirlerimizi paylaşacağız. Akabinde de 2026 için fuar çalışmalarına senenin başından itibaren çalışmaya başlayacağız. Hedef bölgeler neresi, bu fuarı nasıl daha büyütürüz, nasıl uluslararası hale getirebiliriz, Avrupa'dan katılımcı sayısını nasıl arttırabiliriz gibi konulara odaklanacağımız bir sene olacak." ifadelerini kullandı.
ZÜCDER'den Anadolu açılımı
ZÜCDER olarak üyelerle önceki dönemlere göre çok daha yakın ilişkilere girdiklerini ve her bir üyenin sıkıntılarını dinlemeye çalıştıklarını vurgulayan Önder, şöyle devam etti:
"Hem İstanbul içinde hem de farklı şehirlerde toplantılar yapıyoruz. Süreçleri, gelişmeleri ve beklentileri birebir öğrenme şansına sahip oluyoruz. Daha sonra da sektörden gelen sorunları raporlayıp ilgili kurumlara gönderiyoruz. Sivil toplum örgütlerinin en önemli görevlerinden bir tanesi de üyeleriyle sağlıklı bir iletişim oluşturmak. O yüzden üye ziyaretlerini ve farklı şehirlerde yaptığımız üye toplantılarını yeni yönetim olarak çok önemsiyoruz. Bunun yanında Anadolu için bir açılım projesi başlattık. Türkiye sanayisi ve ihracatı sadece İstanbul'dan ibaret değil. Bizim sektör olarak da Anadolu'nun çok farklı yerlerinde hem sanayici hem tüccar üyelerimiz var ve Anadolu giderek güçleniyor. Anadolu'nun ihracat potansiyelini yükseltmek, bilgi birikimlerini artırmak ve oradaki gelişmeleri takip edip yaşadıkları sıkıntıları duymak için sık sık Anadolu ziyaretleri yapıyoruz."
Yeni Logo: Birlikten Güç Doğar
ZÜCDER'in yeni kurumsal kimlik çalışmasına da değinen Önder, tasarladıkları yeni logo ile birlikten güç doğar mesajını vermek istediklerini ifade etti. Önder, "Eğer birlik olabilirsek, ki sektörümüz bu konuda Türkiye'de örnek sektörlerden bir tanesi, hem ihracat hem üretim hem de ticaret ayağında Türk ev ve mutfak eşyaları sektörü daha güçlü, daha büyük olur. O güç ve birliktelik vurgusunu öne çıkartan bir logo çalışması yaptık. ZÜCDER olarak Türkiye'de sektörümüzde sivil topluma olan inancı artırmak ilk hedefimiz. Yasama, yürütme, yargı, medya ve arkasından sivil toplum örgütleri gelir. Ama Türkiye'de ne yazık ki birçok sivil toplum örgütü bal yapmayan arı formatında ve insanlar sivil topluma inancını kaybetmiş durumda. Biz bu inancı tekrar kazandıracağız. Buna inanırsak ve birlikte hareket edersek birlikten güç doğacağının farkındayız. İkinci hedefimiz de nitelikli, kaliteli işler yapmak. Mış gibi yapmak değil, gerçekten sektörün ve bu ülkenin faydasına olacak çalışmaları yürütmek."