Dünya yeniden yapılanıyor. Bir taraftan dijitalleşme, yapay zeka ve sanal para diğer taraftan siyasal sistemler ve küresel ekonomi düzeni dünyanın yeniden yapılanmasının parametrelerini oluşturuyor.

1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte dünyanın tek kutuplu olacağı beklentisi herkesin düşüncesinde yer aldı. Ancak günümüze geldiğimizde tek kutup etrafında yoğunlaşma olmadığı gibi iki kutuplu dünya yerine çok taraflı yapılanma dünyada hakim olmaya başladı. Bu nedenle dünyada çok taraflılık nedeniyle mevcut yapı ve düzen yeniden şekillenmeye başladı.

Yeniden yapılanma ekonomi ekseninde gerçekleşiyor. Ancak ekonominin etkinliği açısından bu yapılanma için güçlerin dengelenmesi dünyanın jeopolitik yapısını da ciddi bir şekilde etkileyerek yönlendiriyor.

Bu konuda bir taraftan Amerika Birleşik Devletleri diğer taraftan Rusya yanı sıra bir başka taraftan da Çin Cumhuriyeti çok taraflı yapılanmanın çerçevesini belirliyor. Avrupa Birliği'nde yaşananlar, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yaşananlar, İngiltere'nin Avrupa Birliğinden ayrılma süreciyle birlikte Japonya yeniden yapılanmada etkin olması bekleniyor.

Bu gelişmeler Asya'da yükselen ve Türkiye'nin de öncülüğünü yaptığı milli parayla uluslararası ticaret yapılması fikri dolar karşısında ilgiyle izleniyor. Dünyadaki bu gelişmeler kuşkusuz Türkiye'yi de arayışlara zorluyor. Bu arayışların başında Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada batılı ülkeler tarafından da desteklenen terörist faaliyetlere karşı kendini koruması için askeri ve ekonomik tedbirleri yoğun bir şekilde almasına neden oluyor.

Türkiye hem ekonomisini düzeltmek hem de yeni dünya düzeninde güçlenerek yer alabilmesi için üretime dayalı ve ihracatı ön plana alan bir büyüme modelini benimsemesi gerekir. Bu konuda hem olumlu hem de olumsuz etkiye sahip olan finans sektörünün yaklaşımı etkili olacaktır. Bu nedenle finans sektörüyle ilgili yapılacak düzenlemelerde ulusal çıkarları benimseyen bir yapının kurgulanması ve tarafların da bu konuda etkili olması gerekmektedir.