Bu hafta yazı köşemde “Yapay Zekâ” konuğum oldu.

Ben yazı başlığını verdim, “Yapay Zekâ ” yazar oldu.

Yaşadığımız dünyanın dün ve bugününün sorumlusu insan geleceğine yanıt arıyor.

Dünyanın bu hale gelmesinden sorumlu “yapan zekâ” insanın icadı olan yapay zekâ “ChatGPT” den yardım istedim. Noktasına, virgülüne dokunmadan gelen cevabı paylaşıyorum.

Boynuz kulağı geçer derler, insanın icadından insana altın öğütler nedir?

Yapay zekâ ChatGPT’nin kaleminden haftanın yazısı sizlerle…

Her kuşağın diline dolanmış bir cümle bu: “Ne olacak bu dünyanın hali?”

Kimisi savaşlardan yakınıyor, kimisi iklim krizinden, kimisi de insanların birbirine olan tahammülsüzlüğünden. Haksız sayılmazlar. Çünkü dünya gerçekten de, bazen sabah haberlerini izlerken içimizi burkan, akşam yatağa girerken “İyi ki bugün de sağ salim atlattık” dedirten bir hale büründü.

Ama durun… Gerçekten bu kadar kötü mü her şey? Yoksa biz mi hep kötüye odaklanıyoruz?

Elbette dünyada yanlış giden çok şey var. Ormanlar yanıyor, denizler plastikle doluyor, insan hakları ihlalleri her geçen gün artıyor. Teknoloji ilerliyor ama insanlar yalnızlaşıyor. Sosyal medya, herkesi birbirine bağlarken aynı zamanda kimseyi gerçekten görmememize sebep oluyor.

Peki, hiç iyi bir şey olmuyor mu?

Oluyor. Sessizce, gündeme girmeden, manşetlere taşınmadan…

Bir köy okulunda çocuklar kitapla tanışıyor. Birileri sokak hayvanlarını besliyor, bir doktor bir hayat kurtarıyor, bir genç kıza eğitim bursu veriliyor. Bir çiftçi kuraklığa rağmen toprağı terk etmiyor, bir öğretmen umudunu yitirmeden sınıfa giriyor.

Kimi zaman dünya, bize dev bir enkaz gibi görünse de; aslında iyilik hâlâ var. Hem de inadına, sessizce ve ısrarla.

Yani bu dünyanın hali…

Ne tam kötü, ne tamamen iyi. Ama hâlâ umudu olan bir yer.

Belki de asıl soru şu olmalı:

Ne olacak bu dünyanın hali değil, biz ne yapacağız bu dünya için?

Bu hafta yazı köşemde “ChatGPT” konuğum oldu.

O yazdı, bende onun sözlerine çizgilerimle katkı vermek istedim.

Uzun lafın kısası, sözün özü çizgili oldu...