Ortadoğu, yıllardır çatışmalarla anılan bir coğrafya. Ancak son günlerde yaşananlar, bu bölgenin kaderinde yepyeni ve tehlikeli bir dönemin kapısını aralıyor. İsrail’in İran’a yönelik hava saldırıları ve İran’ın buna misilleme olarak başlattığı drone saldırıları, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi etkileyebilecek bir çatışmaya dönüşme riski taşıyor. 
 

İsrail, 13 Haziran sabahı İran’daki bazı askeri ve nükleer tesislere hava saldırısı düzenledi. Bu saldırılar “Rising Lion” adlı bir operasyonun parçası olarak gerçekleştirildi. Hedef alınan yerler arasında İran’ın nükleer programında kritik rol oynayan tesisler de vardı. İran da buna karşılık olarak onlarca insansız hava aracıyla İsrail’e saldırı düzenledi.
 

Neden Bu Noktaya Gelindi?
 

Aslında bu iki ülke arasındaki gerilim yeni değil. İsrail, İran’ın nükleer silah geliştirme ihtimalini uzun süredir tehdit olarak görüyor. İran ise İsrail’i “saldırgan bir aktör” olarak tanımlıyor ve bölgedeki müttefikleriyle birlikte İsrail’e karşı sert bir tutum sergiliyor. Ancak bu son saldırılar, alışıldık örtülü çatışmalardan farklı olarak açık bir savaş halini aldı. Bu da hem bölgedeki diğer ülkeleri hem de dünyayı tedirgin eden bir gelişme.
 

İsrail, saldırılarının meşru savunma olduğunu söylüyor. İran ise topraklarına yapılan bu saldırının “savaş ilanı” anlamına geldiğini ve gereken her türlü karşılığı vereceğini belirtiyor. ABD, bu süreçte İsrail’e doğrudan destek vermediğini açıklasa da İran’ı uyardı. Birçok ülke ise her iki tarafa da “itidal çağrısı” yapıyor. Çünkü savaş büyürse, yalnızca İran ve İsrail değil; Lübnan, Suriye, Irak ve hatta Körfez ülkeleri de bu ateşe çekilebilir.
 

Peki, Türkiye için bu ne ifade ediyor? Ortadoğu’da çıkan her büyük kriz, Türkiye’yi doğrudan etkiler. Hem sınırlarımızdaki istikrarsızlık hem de ekonomik etkiler (örneğin petrol fiyatlarındaki artış) hayatımızın her alanına yansır. Ayrıca Türkiye, bu krizde barışı destekleyen, arabuluculuğa açık bir pozisyonda yer almak zorunda.
 

Ortadoğu’da yaşanan bu gelişme, sadece bir çatışma değil; aynı zamanda yeni bir dönemin habercisi olabilir. Eğer savaş büyürse, dünya bir kez daha büyük bir güvenlik ve insani krizle karşı karşıya kalabilir. Diplomasi, akıl ve sağduyu devreye girerse, bu yangın belki de yayılmadan söndürülebilir.