Arter’in Basınç Altında Suyun Üstünde başlıklı grup sergisi, 15 sanatçının resim, heykel ve fotoğraf gibi farklı mecralarda ürettiği toplam 33 yapıtı Nilüfer Şaşmazer’in küratörlüğünde bir araya getiriyor. Basınç Altında Suyun Üstünde sergisi, çevresel felaketler, uluslararası çatışmalar, göç ve ekonomik istikrarsızlığın hüküm sürdüğü günümüze dair belirsizliklerin ve sosyal adaletsizliklerin yarattığı kaygıları merkezine alan birbiriyle bağlantılı iki bölümden oluşuyor. Zorlu toplumsal koşulların ve üst üste binen krizlerin bireyler üzerindeki etkilerini irdeleyen sergi, sanatın olanaklarıyla bu bağlamda biçimlendirilmiş soru ve önerilere odaklanıyor. Basınç Altında Suyun Üstünde, 12 Haziran’dan itibaren Arter’in giriş ve -1. kat galerilerinde ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
 

Sergide Yer Alan Sanatçılar

Michaël Borremans, Ángela de la Cruz, Claire Fontaine, Shilpa Gupta, Fatoş İrwen, Nadia Kaabi-Linke, Alicja Kwade, Cinthia Marcelle, Tiago Mata Machado, Jean Meeran, MORIS, Ugo Schiavi, Hyun-Sook Song, Nasan Tur, Mariana Vassileva
 

Basınç Altında Suyun Üstünde sergisi, ayrı katlardaki iki galeriyi birleştiren ve birbirine düğümleyen bir kavramsal çerçeve sunuyor. Arter’in giriş kat galerisinde sergilenen yapıtlar, giderek derinleşen meselelerin üzerimizde yarattığı ve içinde bulunduğumuz dönemin düşünsel ve ruhsal iklimini tanımlayan yüksek ‘atmosferik basınca’ odaklanıyor. Geçmişten bugüne uzanan sosyopolitik ve ekonomik sorunlar ile korkuyu bilinçli bir şekilde gündemde tutan söylemler karşısında duyduğumuz kaygıyı inceliyor. Yaşamın kırılganlığını ve güvencesizliğini vurgulayan her bir yapıt, izleyicilerin de ortaklık kurabileceği kimi duygusal, zihinsel ve bedensel hâllere dikkat çekiyor.
 

Serginin ikinci bölümünü oluşturan ve -1. kat galerisinde yer alan eserler ise, bu endişe ve sıkışmışlık hissini nasıl dönüştürdüğümüzü, kriz durumlarıyla başa çıkmak için benimsediğimiz taktikleri ve tüm bu zorlayıcı koşullara rağmen nasıl “suyun üstünde” kaldığımızı ele alıyor. Çeşitli sanatsal dışavurumları bir araya getirerek kaygı ve korkunun boyunduruğundan kurtulma arayışına, yıkıcılığın yaratıcı potansiyellerini gerçekleştirme olasılığına odaklanıyor. Baskı, kapatılma ve kontrol mekanizmalarının süregelen etkilerine tanıklık eden bu eserler, aynı zamanda kendini koruma taktiklerini görsel formlara da tercüme ediyor. Şiirsel ve incelikli yöntemler öneren yapıtlar, fiziksel karşı koyuşu da içeren, potansiyelin açığa çıkarıldığı yaklaşımlarla birleşiyor.