Ülke yöneticilerinin tek bir hedefi olmalıdır: Ülke insanının huzuru, refahı, mutluluğu… İnsanlar ülkelerinde huzur içinde yaşamalıdır. Savaşın, silahlı çatışmaların yaşanmadığı bir ülke için çabalamalıdır yöneticiler. Aksi taktirde kan bir gün yöneticileri de boğar. Huzurun, refahın, mutluluğun sağlanamadığı yerde ekonomide de eğitimde de hukuk ve adalete de başarı sağlanamaz; çünkü bunların tümü birleşince topluma huzur gelir. Hele savaşların hiç eksilmediği topraklarda huzur asla yerleşmez. Bunu yaşadığımız topraklarda binlerce yıldır bitmeyen savaşlardan dolayı yakından biliyoruz. Anadolu, Kafkaslar, Arap toprakları binlerce yıldır savaşlarla anıldığı için huzur bu topraklara yerleşmemiştir. Bu toprakların insanı huzura hasret yaşamaktadır. Cinsiyet ayrımı gözetilmeden tüm insanları kapsayan, kaliteli, eşit eğitim olmadıkça; okullarda ve hayatın her safhasında bilme önem verilmedikçe; sanatın yok sayıldığı ve sanatçının yetiştirilmediği müddetçe bu toprakların insanı daha çok huzura hasret yaşayacaktır.

Dünyaya adım atan her insanın içinde, mutlaka sanatın bir parçasının yaşadığına, yerleştirildiğine inanıyoruz. Bu nedenle her insan bir sanatçı adayıdır. Ya müzisyendir, ressamdır, heykeltıraştır, edebiyatçıdır, tiyatrocudur; ya da çok iyi sanat yorumcusudur, eleştirmendir, yönetmendir, sanat tasarımcısıdır. Şüphesiz sanatla uğraşmayıp da bütün hücrelerine kadar sanatı ruhunda hisseden, yaşayan sanat takipçilerini, dinleyicilerini, izleyicilerini de düşünmek istiyoruz. Anadolu'nun evrensel boyutta 'Usta-Çırak' yetiştirme geleneği, binlerce yıldır müzik sahasında olsun, sahne sanatları geleneğinde olsun, heykel, müzik sahasında olsun sayısız sanatçılar yetişmesine kapılar açmıştır. Aşık Veysellerin, İsmail Dümbüllülerin bu gelenekten yetiştiğini hepimiz biliriz. Önemli olan tüm çocuklara eşit, adil, kaliteli eğitim götürerek, o çocukların kişilik yapısındaki şifreyi çözmek ve kişilik becerisine göre eğitim sunmaktır. Yaradılışındaki şifresi çeşitli bilimsel tekniklerle çözülen çocuklar mutlaka ama mutlaka bir sanat dalıyla yetiştirilebilir. Çocuk sanatçı olmasa bile sanatçı ruhuyla yetişmiş olacaktır. Resim yapamayabilir ama resimden anlayabilir; heykeltıraş olamaz ama heykel sanatını bilir, anlayarak seyreder; müzik sanatçısı değildir ama müzikten anlayan bir dinleyicidir. Devletin asli görevi de çocuklarına bu eğitimi vermek olmalıdır. Bu eğitimi çocukluk yıllarında alan öğrenciler huzuru sanatta arayacaklardır. Savaşmak, kavga, kan dökmek, haksızlık, hırsızlık akıllarından geçmeyecektir. Onlar hayal güçlerini kullanacak, yaratıcı olmak için birbirleriyle yarışacaklardır. Tıpkı çağdaş ülkelerin yaptığı gibi.

İlke olarak, 'Sanatsız toplum savaşan toplumdur!' anlayışını benimsemiş ve bütün düşüncelerini, etkinliklerini bu ilkeye göre şekillendirmiş bir dernek olarak iki yıl önce hayata başlayan Eğitimci Sanatçılar Derneğimiz tam da bu anlayışla öğrencilere, yetişkinlere hayal güçlerini ve yaratıcı güçlerini öne çıkaracak, sanat merkezli eğitim amaçlamaktadır. Tıpkı çağdaş ülkelerde olduğu gibi biz de dernek olarak toplumun, özellikle öğrencilerimizin hayal güçlerini, yaratıcı güçlerini kullanmaları için her birinin sanatla ve sanatçıyla buluşmasını arzu ederek 'EĞİTİM VE SANAT YOLUYLA AYDINLANMA' adıyla proje geliştirdik. 'EĞSAD' Eğitimci Sanatçılar Derneği adıyla kurulan derneğimiz, 'EĞİTİM KÜLTÜR ve SANAT EVİ' projemizi bütün Anadolu'ya anlatmayı, 'Sanatsız toplum savaşan toplumdur!' ilkesini toplumun bütün katmanlarına yaymayı, toplumu bu konuda bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu konuda elimizde sihirli ve çok ucuz bir reçete bulunmaktadır: SANAT… Evet, elimizdeki mucizevi sihirli reçete 'sanattır'. Sanat ile tüm insanları kavgadan, her gün artan katliamlardan, yokluktan ve sefaletten kurtarmayı hedeflemektedir. EĞSAD bu sihirli reçeteyle Anadolu'ya gidecek, 'sanatı ve sanatçıyı' bütün Anadolu insanıyla buluşturacak; Anadolu insanının ruhunda var olan sanatçı yapısını ortaya çıkaracaktır. Hedef tüm Anadolu'dur. İnancımız şudur ki hangi devlet insanlarını sanatla buluşturursa o devlet savaşsız bir dünya için çok önemli bir adım atmış olacaktır. Biz dernek olarak, binlerce yıldır yaşadığımız coğrafyada savaşların bitmesi için sanatı ön plana çıkaran projeleri hayata geçirmek istiyoruz.

Peki nedir bu proje?

Projemiz, 'Eğitim ve Sanat Yoluyla Aydınlanma' adıyla öncelikle, Anadolu'da seçilen bir pilot bölgede- bu köy de olabilir kasaba da- içerisinde kütüphanenin de olduğu müzik, resim, edebiyat, heykel veya tiyatro sanatından birinin, birkaçının veya tümünün faaliyet gösterebileceği; tanınmış sanatçıların ders vereceği 'EĞİTİM KÜLTÜR ve SANAT EVİ'nin kurulmasıdır.

Açacağımız bu sanat merkezinde ağırlıklı olarak kütüphane hizmeti verilecektir. Kütüphanemiz klasik kitaplık anlayışından ziyade halkın oturup dinleneceği, çayını-kahvesini içeceği, kitap- dergi okuyacağı, film seyredeceği, müzesini gezeceği; özellikle bölge insanının araştırmalarına cevap verebilecek kitap alış verişi yapabileceği, isteyen okuyucun fotokopi ile kitap çoğaltabileceği Kültür Merkezi olacaktır. İsteyenlere bu merkezde yörede yetiştirilen bir tarımsal ürünün baştan sona kadar ekimi, biçimi, hasadı, ürünün pazarlama tekniklerinin sesli ve görsel olarak anlatılacağı sunumlar hazırlanacaktır. Dijital kitap hizmetinin yanında aynı zamanda bilgisayar/ internet hizmetleri de verilecektir. Bu sanat merkezi aynı zamanda müze olarak da hizmet verecektir. Bölgenin tarihi, turistik geçmişinin sergilenebileceği müze bölge dışından gelebilecek gezginlere de hizmet verecektir. Kafe kısmında oturan sanatseverler günün yorgunluğunu atarken sanattan, kitaptan, tarımdan, üretimden konuşacak; belki aynı anda müzik ziyafetlerine katılacaktır. Edebiyat söyleşileri yapılacak; yörenin yetiştirdiği edebiyatçıları, sanatçıları, bilim insanlarını dinleyecek, sorular soracaktır. Bu işlevi ile Sanat Evi, bölgede her türlü sanat etkinliklerinin de merkezi olacaktır. Bu anlayışıyla müzik, resim, edebiyat, tiyatro eğitimlerinin sanatçılar tarafından verileceğim bir merkez olması cazibesini arttıracak; kültür, üretim, turistik hareketliliğe de katkıda bulunacaktır.

Seçilen pilot bölgeden yetişmiş sanat, bilim, kültür insanları varsa onların yardımlarıyla Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi etkinlikler yapacaktır. Bu etkinliklere başta okullar olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, işyeri sahipleri, tarımla uğraşanlar, muhtarlar, belediye yöneticileri kaymakamlık mensupları katılacak halk arasında sıcak iletişimler kurulacaktır. Bölgenin iklim, coğrafi, tarihi, folklorik, tarım, maden, turizm özelliğine göre sanat çalışmaları şekillenecek; Sanat Merkezi, yöresel el sanatlarını ve sanatçılarını öne çıkaracak sergiler açarak bölgenin sesini duyuracaktır. Bölgenin tarihi, kültürel, ekonomik yapısı yine bölgede yetişen insanların katılımıyla tiyatro sahnesine taşınacak, oyun ünlü tiyatrocular tarafından yönetilecektir.

Hayalden uzak, ayakları yere basan böyle bir projenin hayat bulduğu yörede halk bir nebze olsun huzur bulacak, rahat nefes alacaktır. Günlük iş, aş, geçim sıkıntısının yanında insanlar aileleriyle birlikte kavganın, çatışmanın, savaşın konuşulmadığı bir ortamda ruhen dinlenmiş olacaktır. Moral kazanacaktır. Başta belediyelerimiz olmak üzere kaymakamlıkların, valiliklerin, bakanlıkların asıl amaçları da bu değil midir? Halkın, insanın, ailenin huzur içinde yaşaması değil midir?

Biz, Eğitimci Sanatçılar Derneği olarak, huzurun sanat yoluyla sağlanması için geliştirdiğimiz bu 'EĞSAD EĞİTİM KÜLTÜR ve SANAT EVİ' projesi ile 'Sanatsız toplum savaşan toplumdur!' ilkesini tüm yurda yaymak, anlatmak istiyoruz.