23 Nisan’ın coşkusunu yaşarken deprem gerçeği yine kendini hatırlattı. Hiç beklemediğimiz bir anda, unutkanlık içindeyken 6.2 bizi yine korkularımızla karşı karşıya bıraktı. Tatil günü olması nedeniyle özellikle çocukları yanlarında olan aileler panik halini daha hızlı atlatabildiler. Ancak yaşanan Kahramanmaraş depremlerinin acısı, endişesi pek çok kişiyi gece evlerinde uyutmadı.
 

Bilim insanları kendi aralarında fikir ayrılığında olsalar da büyük bir kısmına göre Marmara Bölgesi depremi yaşayacak. Ne kadar korksak da önlem almaktan başka çaremiz yok. Bireysel olarak alacağımız tek önlem ise sağlam, deprem yönetmeliğe uygun olan binalarda yaşamak. Ancak bunu sadece söylemesi kolay. Ev almak hem de yeni bir binada ev sahibi olmak bir çok insan için hayalin ötesinde. Kiralık bir eve çıkmak için de neredeyse üst düzey bir yönetici maaşına sahip olmak gerekiyor. Bunları yapacak gücü olmayan insanlar ise korkuyla evlerinde yaşamaya devam ediyorlar.
 

Şükürler olsun ki yıkım yaratmayan bir deprem sonrasında yaşanan teknik ve sosyal sorunlar ise daha büyük bir endişeyi akla getiriyor. Yaşadığımız 13 saniyelik deprem sonrasında GSM operatörlerinin devre dışı kalması, trafiğin kilit hale gelmesi, insanların camlardan atlayarak yaralanması gibi durumlar pek çok başka soruyu da akla getiriyor. Daha büyük bir deprem halinde İstanbul gibi bir metropol de neler yaşanır? Toplanma alanları yeterli gelir mi? Ulaşım nasıl sağlanır? İtfaiye, ambulans ve polis ekipleri müdahale yerlerine nasıl ulaşır? Yaşanacak elektrik ve su kesintileri halinde Avrupa ülkesi nüfusuna sahip İstanbul halkı ne yapar? Hastaneler yaralılar için yeterli olur mu? Gıda ihtiyacı nasıl giderilir? Özel beslenmeye ihtiyaç duyan bireyler için yiyecek sorunu nasıl çözülür? Daha vahim sorularda var ama yazarak moral bozucu bir felaket tellalı olarak görünmek istemiyorum.
 

Deprem herkesi korkutuyor. Yaşadığımız yer sağlam olsa da olmasa da yaşanacaklardan korkuyoruz. Belki de hayatımızı kaybetmekten çok geride kalanların yaşayacağı acı, çaresizlik ve güvensizlik ortamı bizi korkutuyor. Önlem almak sadece kişi özelinde olmuyor. 99 depreminden sonra geçen sürede İstanbul’ un yapı stoğunun düzeltilebileceğini hepimiz biliyoruz. Her geçen gün aleyhimize işlerken deprem önlemlerin hızlanması için kendini hatırlatıyor.