Bazen farkında bile olmadan insan kendini ele verir.

Bugün söylediğimiz şey bir yalansa gelecek dönemlerde ortaya çıkması muhtemel hatta kesindir.

Doğruları söylersek saklayacak ya da ispat edecek bir duruma gerek kalmaz.

Doğru, her zaman her koşulda doğrudur.

Doğruluk bir erdemdir.

İnsanın şanını yükseltir.

Yanlış ise,

İnsanın sonunu hazırlar.

Ve gün gelir kendi hatası kendi önüne gelir.

*

Doğrulukla ilgili aşağıdaki yazıyı paylaşmak istedim.

(*1-) Yaşlı adamın eşi evde tereyağı yapıyordu.

Kocası ise her gün yakınlarındaki bakkala götürüp satıyor, onunla geçiniyorlardı.

Bakkal, adamın getirdiği tereyağını hiç tartmıyordu.

Güveni tamdı.

Doğru kabul ediyordu.

Ancak bürgün acaba doğru mu dedi ve adam gittikten sonra tereyağını tartıya koydu..

900 gram olduğunu görünce çok öfkelendi, kızdı…

Yarın geldiğinde bunun hesabını sorar bir daha da ondan alışveriş yapmam, dedi.

Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağıyla içeri girdi, bakkal sert bakışlarıyla bir daha senden tereyağı almayacağım dedi.

Yaşlı adam üzülerek; Efendim bir yanlışım mı oldu, dedi.

Bakkal: 'efendi senin bana getirdiğin tereyağını tarttım 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın', dedi.

Yaşlı adam utanarak başını öne eğdi:

'Efendim bizim terazimiz yok, sizden bir kilo şeker almıştık onu tartı olarak kullanıyoruz', dedi.'

Bakkal utancından ne yapacağını şaşırdı.

Böyledir işte Dünya..

Kime ne ağırlıkta kıymet verirsen o ağırlıkta kıymet bulursun..

[Yazarın notu: 'İyimserliğin Gücü- (*1)' internet ortamında ulaştığından çevirinin kime ait olduğu bilgisi bulunmadığından bende özür dileyerek yazamadım.]