Bu sene 25 Nisan- 4 Mayıs tarihleri arasında, Harem Etkinlik ; ;Alanında kurulan 10. Üsküdar Kitap Günlerinde, gazetemizin yazarı Mehmet Dağıstanlı, öykü yazarı Meral Kurulay ve Anatolia ve Ferfir Yayınlarının kurucusu, YAZAK başkanı yazar Şeref Yılmaz da katıldı. ;
Anatolia ve Ferfir Yayınlarının standında okurları ağırlayan Dağıstanlı, ayrıca 25 Nisan 2025 Cuma günü saat 14.00- 16.00 arası Kuvayı Milliye - Kadın ve Kağnıların Zaferi konulu söyleşi yaptı. Milli Mücadele yıllarını roman ve tiyatrolarında işleyen yazar, aynı konulu söyleşisini okullarda, sivil toplum kuruluşlarında, siyasi partilerde, dernek ve vakıflarda, Türkiye’nin her köşesinde anlatıyor.
Roman ve tiyatrolarını çok merak ettiğimiz yazar Mehmet Dağıstanlı’ya Hürses olarak birkaç soru yönelttik.
Hürses: Sayın Dağıstanlı, sizi geçen hafta Bursa Tüyap Kitap Fuarı’nda da aradık; ama maalesef göremedik. Bursa Kitap Fuarında yok muydunuz?
MD: Doğrudur, biz katılamadık. Sadece Bursa kitap fuarına değil TÜYAP tarafından düzenlenen diğer bütün kitap fuarlarına da katılamıyoruz. Yayınevimiz de katılamıyor, bizler de Türkiye Yazarlar Sendikası üyeleri olmamıza rağmen, ülkemizin her hangi bir yerindeki kitap fuarına, ne yazık ki katılamıyoruz. Ulaşım, konaklama, günlük harcamalar bizim gelirimizi aşan miktarlar. Yani kitap satışından elde edilen gelirle böylesine bir kitap fuarına katılmamız mümkün değil. Kısaca ülkemizde ekonomimizin geldiği içler acısı durum, öncelikle kültür hayatını vurdu. Bir ülkede kültürün, sanatın son nefesini vermesi hayra alamet değildir. Katılabildiğimiz kitap fuarları da şehir içerisinde fazla harcama yapmadan ulaşabileceğimiz yerlerdir. Üsküdar Kitap Günleri de bunlardan bir tanesi. Bu yüzden yayınevi ve yazarlar olarak buraya katılabildik. Elbette, öncelikle Üsküdar Belediyesine bu kadar olumsuz şartlar olmasına rağmen, cesaretle düzenlediği kitap etkinliğinden dolayı, bir Türk aydını olarak teşekkür ediyoruz.
Hürses: Peki sayın Dağıstanlı bu durumda okurlar sizlerin kitaplarına nasıl ulaşıyor?
MD: Eğer şehir içerisinde kitap fuarındaysak okurlar her türlü zorluğa rağmen yine de geliyor. Konuşuyoruz, imzalıyoruz, hatıra fotoğraf çektiriyoruz; varsa söyleşimize de katılıyorlar. Diğer taraftan yine üzülerek söyleyeyim ki bizim kitaplarımız kitapçıların raflarına giremiyor: Bu ayrı bir sorun. Geriye kalıyor internet üzerinden alışverişler. Zaten internet üzerinden alış veriş olmazsa bütün yayınevleri kapanır. Bazen okur benden de kitap istiyor. Adresine imzalı kitap gönderiyorum; ancak kargo parası kitabın fiyatından yüksek. Bu da ayrı bir sorun. Kimi zaman da söyleşiler, konferanslar olunca imza günleri yaparak kitapları okurlara ulaştırabiliyoruz. ; ;
Hürses: Hocam, biraz da kitaplarınızdan bahsedelim. Sözgelimi en kalın romanınızdan.
MD: Bakmayın kalın bir kitaptır ama bu roman okunduğunda Birinci Dünya Savaşı, ; ;Türk- Rus- Ermeni ilişkileri, Kafkas Cephesi, Ermeni çeteler, Ermeni çetelerini kurduran emperyalist güçler ve elbette ki bu işgallere karşı Türklerin daha doğrusu Erzurumluların direnişleri, okur tarafında öğrenilecektir. Roman, bölümler halinde anlatılmıştır. Bu bir tarihi- belgesel roman olduğu için, mümkün olduğu kadar okuyucuyu olayların içine çekmeye çalıştık. Umarım başarılı olmuşuzdur.
Hürses: Peki Hocam, Yılanlar Adası hakkında ne diyeceksiniz?
MD: Bu biraz farklı. Fantastik- macera romanıdır. Olay, Ayvalıklı altı denizci gencin, Evliya Çelebinin işaret ettiği esrarlı bir haritayı aramaları üzerine başlıyor. Bu gençler, ta Tuna nehrinin Karadeniz’e döküldüğü delta üzerinde bulunan Yılanlar Adası’na kadar gidiyorlar. Macera dolu bir roman. Hem gerçekler var hem de kurgu var. ;
Hürses: Ne yalan söyleyeyim ben de çok merak ettim. Peki hocam bir de Ben Kara Fatma romanınız var.
MD: Evet, doğru, ancak bu hem roman hem de tiyatro oyunudur. Milli Mücadele dönemini iyi anlamayan günümüz insanı yaşadığı dönemi de geleceği de kavrayamaz. Tarihçiler de öyledir, siyasetçiler de… Neden biliyor musunuz; çünkü dünkü olayların hepsi tekrar ediyor. Bakın, Amerika dünyaya egemen olmak istiyor; olamıyor ama… Yanında İsrail var. Amerika ve İsrail diyor ki Mezopotamya tamamen bizim kontrolümüzde olsun. Hani İsrail’in uydurma bir ‘Vadedilmiş Topraklar’ ideali var ya… Bu toprakların büyük bir bölümü de Anadolu’ya ait. Bir de başta İngilizlerin bir ideali var: Türkleri Anadolu’dan atmak… Şimdi bu emperyalistlere Ruslar da katılıyor. Bu durumda Türkleri Ruslar da Amerikalılar da İngilizler de ve İsrail de Anadolu’da istemiyor. 93 Harbini de bu yüzden çıkardılar, I. Dünya Savaşını da bu yüzden çıkardılar ve bugünkü İsrail’in başlattığı savaşı da… 93 Harbinde başarılı oldular, Osmanlıyı yıkarak başarılı oldular; ama I. Dünya Savaşı sonrası Türklerin İstiklal Savaşı direnişinde kayaya çarptılar. O kaya hem Mustafa Kemal idi, hem Kuvayı Milliye idi hem Türk ulusuydu hem de Türk kadınlarıydı. İşte Ben Kara Fatma romanı ve tiyatro oyununda bu kadınları anlattım. Kadınların ve kağnıların zaferini anlattım. Zaten söyleşimizin konusu da bu: Kuvayı Milliye’de Kadınların ve kağnıların zaferi… ;
Hürses: Hocam, ağzınıza sağlık. Çok teşekkür ederiz. Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkürler.
MD: Olur mu öyle şey… Asıl ban size teşekkür ederim. Hürses gibi çok önemli bir gazetede yayınlanacağı için şanslı bir insanım. Çok teşekkürler. Kolaylıklar diliyorum.