Savaşlar türlü çıkar çatışmalarının sonucudur. Toplumlar ekseri barıştan yana da olsalar, çoğu zaman savaşa sürüklenirler. Toplumu yönetenler, bunu şu veya bu şekilde başarırlar. 
 

Tekniğin akıllara durgunluk verecek bir hızla gelişmesi kültür seviyelerinin daha önceki yüzyılları, gölgede bırakan gelişmeye varması, her şeyi bir anda ve topyekün tahrip eden savaşları bir türlü önleyemedi. Hatta yirmi birinci yüzyıl savaşları beş kıtanın en ıssız köşelerine kadar götüren topyekün tahripleri getirdi. İki dünya savaşında öldürülen milyonlarca insan, tahrip edilen milyarlık servetler, külleri savrulan tarih hazineleri, daha önceki yüzyılların bütün savaş kayıplarını kat kat geçti. 
 

Savaşlar, kitlelerin çoğu zaman öğrenemediği kulis entrikaları ve perde arkası çalışmalarıyla, hazırlanır. Hazırlayanlar hemen her zaman perde arkasındadır. İplerini ellerinde tuttukları savaş kışkırtıcı kuklalara süslü ve ateşli demeçler söyletirler. İnsan yığınlarının en kutsal duygularını harekete getirirler. Kitleleri tahrik ederler ve bu yüzden milyar dolarlar kazanırlar. Kazançları arttıkça da körolası hırslar azgınlaşır ve daha çok, daha çok kazanmak isterler.
 

Dünyanın insanları, ebedi sulhü gerçekleştirmek kudretine sahiptirler. Harpleri ancak insanlar yapar, silahlar ne olursa olsun tetiği çeken ve onları harekete getirenler insanlardır. Dünya yüzünde sulhün gerçekleşmesi isteniyorsa, bu iş ancak insanlar tarafından başarılabilir.


Hükümetlerin maksat ve gayeleri ne olursa olsun, dünyada hiçbir millet harpten hoşlanmaz. Bugün bütün hükümetler, temsil ettikleri milletle sulhane bir şekilde konuşmalı ve onların sulhün gerçekleşmesi hususundaki arzularına cevap verecek şekilde hareket etmelidirler.
 

Fakat zamanımızda sulh olabileceği gibi, harp te çıkabilir. Bu, insanlık tarihinin en vahşi ve en tahripkâr harbi olacaktır. Atomik ve biyolojik âletlerle cerayen edecek bu harbin sonunda kurtulanlar olacaksa da üstün çıkanlar olmayacaktır.
 

Bu korkunç atom devrinde, biz insanlar, sulhü temin edemezsek, bunun mesuliyeti hepimize aittir. Üçüncü Dünya Harbinden sağ kalan şanslı ve şanssız kimseler birisini itham etmekten pek az teselli elde edebileceklerdir. Eğer sulh kendi kendimizi beğenmemiz, dikkatsizliğimiz ve gayretlerimiz sonunda kaybedilirse, bunun kabahati hepimize aittir.
 

Bu suçun failleri; maksat ve gayeleri sulhü temin etmek olmakla beraber, takındıkları tavır harbe sebep olan insanlar ve devletlerdir.
 

Birleşmiş Milletler'de devlet adamları maalesef bu sulh konusunda sınıfta kalmışlardır. Kendi konumundaki ülkelerle yeni bir Birleşmiş Milletler oluşumu dünyamızda olmak zorundadır. Bugün Birleşmiş Milletler çökmüştür. Petrol çıkarı olunca gece yarısı karar alan Birleşmiş Milletler, 3 sene Bosna'da 300.000 insan kesilirken hiçbir müdahale yapamamıştır. Şimdi ise İsrail'in göz göre göre Filistin katliamı karşısında birşey yapmaması, İsrail'in İran'a kanun dışı saldırıları bardağı taşıran son damla olmuştur. Demek ki Birleşmiş Milletler diye bir sistem çalışmıyor.
 

Yeni bir sistemi de uluslararası emperyalist ülkeler, güçlü ülkeler kurmayacağına göre, bu bizim gibi ülkelerin yeniden bir araya gelmesiyle olacaktır.
 

Sulhun yeğâne formülü, bu fikirleri müsbet hareket şeklinde tecelli ettirecek birer sulh barajı halinde meydana çıkarmaktır. Bütün milletler haklarını harp uğrunda olduğu gibi, sulh uğrunda da seferber etmelidirler.
 

Bugün birçok kimseler üçüncü dünya harbinin kopmak üzere olduğunu iddia etmektedirler. Her iki tarafın da bu iddiayı haksız çıkarmayacak mahiyettedir. İkinci dünya harbinden sonra gerek Ruslar, gerek Amerika'lılar ve İngilizler birçok yeni silâhlar icat etmişlerdir. Elbette bu silahlar eninde sonun da denenecektir...Hani bir söz var ya  "Filler çarpışır arada çimenler ezilir" misali..
 

Güçlü olmalıyız... Neden güçlü olmalıyız? Silahlı kuvvetlerimizin, daha doğrusu Ordumuzun güçlü olmasının nedenlerini anlatmakla bitmez. 
 

Ferdi davranmamak üzere ilk önce, öngörülen fikirlerin tahlili gerek. Bu fikirlerin doğru olup olmadığının sonucuna vararak, milli iradeyi harekete geçirmek birinci önceliğimiz olmalıdır...
 

Tanrı Türkü Korusun

Saygı ve Sevgilerimle