Figüratif resmin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden biri olan Mahir Güven’in “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana” başlıklı yeni kişisel sergisini sanatseverlerle buluşturdu.

Sanatseverlere melankolik ve şiirsel bir yolculuk sunan sergi, sanatçının son yedi yılda ürettiği tuval üzeri yağlıboya resimlerinden oluşan bir seçkiye yer veriyor. Küratörlüğünü Erkan Doğanay üstlendiği “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana” sergisi, 14 Haziran’a kadar Gümüşsuyu’nda yer alan Brieflyart’ta ziyaret edilebilir.

Kendi sanatsal kronolojisi üzerinden izleyiciyi geriye bakmaya davet eden Mahir Güven, “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana” sergisinde izleyicilere “Atölye Resimleri” serisinden nesnelerin tarihine, figüratif izlerden sanat tarihine melankolik ve şiirsel bir yolculuk sunuyor. Geçtiğimiz yüzyılın en etkili şairlerinden Romanya doğumlu Paul Celan’ın bir dizesine atıfta bulunan sergi başlığı, anafikir olarak sanatçının ilk döneminden bugüne birikiminin kaydını tutuyor. Güven’in, resminin temel sorunsalı olan nesne ve figürü merkezine alan üretimleri, atölyesinin mahremiyetini bütün unsurlarıyla dışa açıyor. Sanatçıyla uyum içinde çalışan modelleri; insani ilişkilerinin izlerini barındıran nesneleri; heykeller; yaşam izleri barındıran seramik saksılı çiçekler; kedisi, köpeği ve atölyesinin balkonunda beslediği kuşların her biri, sembolik ve melankolik anlamlar içeriyor. 

Günümüz kent uygarlığının hızlı yaşamlarına tanık olduğu ürün, araç ve nesneler yığınının tam merkezinde insan, sanki hiç değişmeyen ve değişmeyecek olan bir türü andırmaktadır. İnsan denilen varlığın tüm doğal türleri ve nesneleri sınıflandırmak, şekillendirmek, biçimlendirmek gibi alışkanlığı olduğu da bilinir. Kısa bir süre önce, teknolojinin hazımsız egemenliği öncesinde ansiklopedik cilt serileri, genellikle bu nesnelerin ve insanın biçimlendirdiği sürecin listesini yayınlamaktaydı. Oysa günümüze ulaşan bu kayıtların artık günlük mecralara evrildiği, nesnelerin doğum ve ölümlerinin hızlandığı bir dönemdeyiz. İnsanların nesnelerle ilişkiye geçiş süreçleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan insani ilişkiler ve davranışlar sistematiği göz önünde bulundurulduğunda, insanın varlık olarak artık kendisinin de yaşadığı bir benzerlik zorunlu olarak ortaya çıkmaktadır. İnsan da tıpkı nesneler gibi, ardında herhangi bir iz bırakamadan hızlıca doğumu ve ölümü yaşamaktadır. Bu sığ çeperi aşabilecek olanlar, yine sanatçılar ve edebiyatçılar olacaktır.

Figüratif Türk resminin yaşayan önemli temsilcilerinden Mahir Güven, 1958’de İstanbul’da dünyaya geldi. Sanatçı henüz çocukluk yıllarındayken sanatla tanıştı. Ortaokul öğrencisiyken Hikmet Onat’tan resim dersleri almaya başladı. Hikmet Onat atölyesinde desen, yağlıboya resim çalışmaları yaptı. Onat’ın önerisi ve tavsiye mektubu ile 1976 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (günümüzdeki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü) Neşet Günal Atölyesi’nde sanat eğitimine başladı. Bu atölyeden 1981 yılında mezun oldu. İlk kişisel sergisini aynı yıl Ankara Evrensel Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdi. Bir süre İsviçre, Almanya, İtalya, Fransa ve Amerika’da sanatsal incelemelerde bulundu, bu ülkelerde karma sergilere, sanat fuarlarına katıldı. Yurtdışı ve yurtiçinde birçok sanat galerisinde 50’yi aşkın kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. Başta MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, İzmir Resim ve Heykel Müzesi, Türkiye İş Bankası Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonlarında olmak üzere yine yurtdışı ve yurtiçinde birçok özel müze ve koleksiyonlarda yapıtları bulunmaktadır. İstanbul’daki atölyesinin yanı sıra Yeditepe ve Işık üniversitelerinin güzel sanatlar fakültelerinde öğretim görevlisi olarak da dersler vermektedir. Mahir Güven sanatsal çalışmalarının yanı sıra çeşitli televizyon kanalları ve YouTube platformunda sanat tarihine dair programları ve resim teknikleri ile ilgili formasyon pratikleri üzerine yayınlar hazırladı. Beğeniyle izlenen “Bir Resim Bir Hikaye” programını hazırlayıp sundu, sanat üzerine bilgi paylaşımına inanan sanatçı düşüncelerini anlatmaya devam etmektedir.