Babamı, 17 Ağustos 1991 yılında kaybettiğimde yurt dışındaydım.
 

Son nefesinde yanında olamadım ama her nefes alışımda varlığını hissediyorum.
 

Her çocuk gibi babam da beni omuzunda taşıdı, sevdi, okşadı. Bin bir emekle büyüttü. Hayatı boyunca onurlu duruşuyla örnek bir baba, ilham kaynağım oldu.
 

1971 yılında babamla aramızda geçen bir konuşmayı ve bu konuşmanın beni nasıl etkilediğini, söylediği birkaç cümleyle beni nasıl değiştirdiğini sizlerle paylaşacağım. Bu anımızla rahmetli babamın ruhunu da şad ediyorum.
 

Babamla yaptığımız bu konuşma öncesindeki ben, ele avuca sığmaz bir ergendim. Kanım deli deli akıyor, ne kendimi ne ailemi ne de geleceğimi düşünüyordum. Ve ben lise birinci sınıfı tekrar etmeme rağmen bu umarsız tavrımı sürdürmeye devam ediyordum. Hal böyle olunca malum ilk dönem aldığım karnem kırık notlarla doluydu. Ya ikinci dönem bu zayıf derslerimi verip, ikinci sınıfa geçecektim ya da iki yıl üst üste kalacağım için okul yaşantıma veda edecektim. Hiç iç açıcı bir durum değildi yaşadığım.
 

Babam Rize’nin bir köyünde doğmuş ve okutulamadığı için benim o yaşlarımda ekmeğini kazanmak için İstanbul’a gelmiş. Geldiği günden o güne sürekli çalışmış, alın teriyle bizleri büyütmüş, özü sözü bir baba. Bu babanın evladı olarak kırıklarla dolu bir karneyle eve geldiğimde, aldığım tepkiyi tahmin edebilirsiniz. Ancak o günün akşamında, akşam yemeği sonrası evin sakin bir köşesinde beni karşısına alarak yaptığı konuşma, hayatım boyunca unutamayacağım bir anı olarak belleğimde tazeliğini koruyor. Babamın sözleri o gün bugün hiç aklımdan çıkmadı, çıkmayacak.
 

Nurlar içinde yatsın biricik babam, Burhan Usta beni karşısına aldı ve dedi ki:
 

“Bak evladım, sen benim yaşayamadığım gençliğimsin, hayata tutunma gücümsün. Ben imkânsızlıkların içine doğdum, imkânsızlıklar içinde büyüdüm, geleceğimi imkanlı kılmak için mücadele ettim. Onurumla, hayallerim ve umutlarım için yaşadım. Onurlu bir hayat için iyi bir aile, iyi bir çevre ve evlatlarımın geleceği için imkân sağlamak amacım oldu. Umut ediyor ve sana inanıyorum ki, sen benim bu hayallerimi ve emeklerimi boşa çıkarmayacaksın.”
 

Babamın o gün bana söylediklerini bugün sizlerle paylaşırken bile tarif edilmez duygular yaşıyorum. Bu sözler hayatıma ve geleceğime altın dokunuş oldu. Ben o yıl takdirnameyle sınıfımı geçtim. Üniversiteden mezun olana kadar tüm öğrenim hayatım boyunca, bütünlemeye bile kalmadan sınıflarımı iyi derecelerle bitirdim.
 

Takdir edersiniz ki, mesele sınıf geçme değil, bir babanın hayalleriyle evladının geleceği için verdiği motivasyonun, değeri ve gücüdür.
 

Evet, her çocuk gibi babam da beni omuzlarında taşıdı ancak benim babam hayalleriyle beni geleceğime taşıdı.
 

Ben de bu babanın evladı olarak hayallerimle ilham vermeye çalışarak, ülkemi, mesleğimi, ülkemin ve mesleğimin geleceği gençleri, geleceğe taşımaya gayret gösteriyorum.
 

Hafta sonu babamı ziyarete gideceğim. Hayallerimi paylaşacağım. Hayallerinden vazgeçmeyen bir babanın evladı olarak zamanında sözünü dinlediğim gibi ona söz vereceğim. Bu ülkenin evlatlarına son nefesime kadar hayallerimle heyecan vermeye ve hizmet etmeye devam edeceğime dair… 
 

İyi ki senin evladın olmuşum baba...  
 

Hafta sonu “Babalar Günü”
 

İster kan bağıyla, ister gönül bağıyla bu ülkenin evlatlarına babalık yapan babaların “Babalar Günü” kutlu olsun!
 

Sonsuzluğa göçenlerin ruhu şad olsun!