0

Son zamanlardaki yoğun dış siyasi ve bölgesel gelişmelerin ilk sırada yer aldığı Ülkemiz gündemine; bugünlerde ekonominin de dahil olduğu ve özellikle, açıklanan yeni Orta Vadeli Programın (OVP) öngörülerinin ve bu kapsamda ilave kaynak sağlamayı amaçlayan vergi ağırlıklı düzenlemelerin toplumun çeşitli kesimlerini ve bir çok alanı ilgilendirmesi nedeniyle bir hayli ses getirdiği görülmektedir. Dolayısıyla, İçinde bulunduğumuz 2017 yılı ve yeni OVP'nin ilk yılı olan 2018 yılı önem taşımaktadır. Bu bağlamda 27 Eylül 2017 tarihinde yayımlanan yeni OVP (2018-2020) ile; 6 Ekim 2016 tarihinde yayımlanmış olan bir evvelki OVP'nin (2017-2019); 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin bazı temel ekonomik göstergelerinde yapılan rakamsal değişiklikleri ve bu revizelerle ortaya çıkan sapmaları sağlıklı değerlendirebilmek ve ekonomiye gerekli ve doğru müdahaleleri yapabilmek için; olumlu ve olumsuz sapmaların nedenlerini tüm boyutlarıyla irdelemek, iç ve dış ekonomik ve siyasi refleksleri sorgulamak, özeleştiri yapmak ve başarılı ve başarısız alanlardaki gerçeklerin vatandaşla paylaşılarak, halkın beklentilerinin ve desteğinin dikkate alınması gerekmektedir.

Tüm bu ekonomik göstergeler için yapılan öngörülerdeki ve hedeflerdeki başarı derecesini etkileyen çeşitli faktörlerin varlığı hepimizin malumudur. Ülkemizin yakın zamanda yaşadığı süreçleri ve bunları etkileyen gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz: Küresel iktisadi konjonktürdeki değişimler, iç ve dış siyasi gelişmeler, Rusya ve AB ile yaşanan sorunların ihracat ve turizm üzerindeki olumsuz yansımaları, Ülkemizin bulunduğu bölgeden kaynaklanan sorunlar, terörün olumsuz etkisi, 15 Temmuz darbe girişimi, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan ve Anayasa değişikliğini öngören referandum öncesinde ekonominin canlandırılması amacıyla yapıldığı belirtilen ancak mali disiplinin gevşemesine neden olan ve popülizm görüntüsü de veren ekonomik kararlar ile uygulamalar, kamudaki tasarruf bilincinin her kademede disipline edilememesi, yaygın kamu harcamaları, vergi-prim ve vb. yükümlülüklere getirilen yeniden yapılandırma-af ve benzeri uygulamaların yükümlülerde yarattığı ödeme zafiyeti ve beklentisi ve OHAL'in ekonomiyi olumsuz etkilediğine ilişkin yaygın görüşler.

Yukarıda belirtilen görüntülerin rakamsal sonuçlarını ise 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin aşağıda detaylandırılmış revizelerde görmek mümkündür:

'2017 yılına ilişkin olarak; evvelki OVP'deki program hedeflerine ve yeni OVP'deki gerçekleşme tahminlerine bakıldığında, bazı göstergelerdeki değişimler şöyledir: Büyümenin % 4,4'den % 5,5'e çıktığı, işsizliğin % 10,2'den % 10,8'e yükseldiği, GSYH içinde; cari açığın payının % 4,2'den % 4,6'ya, bütçe açığının payının % 1,9'dan % 2'ye çıktığı, faiz dışı dengenin payının % 0,4 fazladan % -0,1 açığa dönüştüğü, faiz giderlerinin payının % 2,4'den % 1,9'a düştüğü, TÜFE yıl sonunun % 6,5'den % 9,5'e yükseldiği, kişi başına gelirin 9.529 dolardan 10.579 dolara çıktığı, ihracatın ithalatı karşılama oranının % 71,6'dan % 70,5'e düştüğü, toplam yatırım-tasarruf farkı açığının GSYH içindeki payının ise % 4,3'den % 4,6'ya çıktığı görülmektedir.

2018 yılına ilişkin olarak; evvelki OVP'deki ve yeni OVP'deki program hedeflerine bakıldığında, bazı göstergelerdeki değişimler ise şöyledir: Büyümenin % 5'den % 5,5'e çıktığı, işsizliğin % 10,1'den % 10,5'e yükseldiği, GSYH içinde; cari açığın payının % 3,9'dan % 4,3'e, bütçe açığının payının % 1,6'dan % 1,9'a çıktığı, faiz dışı fazlanın payının % 0,7'den % 0,2'ye düştüğü, faiz giderlerinin payının % 2,3'den % 2,1'e düştüğü, TÜFE yıl sonunun % 5'den % 7'ye yükseldiği, kişi başına gelirin 10.164 dolardan 11.409 dolara çıktığı, ihracatın ithalatı karşılama oranının % 71,8'den % 71,3'e düştüğü, toplam yatırım-tasarruf farkı açığının GSYH içindeki payının ise % 3,9'dan % 4,3'e çıktığı görülmektedir.'

Dolayısıyla, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin olarak bir evvelki OVP'de yer alan öngörü ve hedeflerin bir çoğunun olumsuz olarak sapma gösterdiği ve aşağı yönlü revize edildiği görülmekte ve bu kapsamda yeni OVP'nin açıklanmasına paralel olarak TBMM'ye sunulan ve çok kapsamlı olan 'Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı' da savunma giderleri başta olmak üzere bütçenin ortaya çıkan ek kaynak ihtiyacını kanıtlamaktadır. Doğal olarak bu gelişmeler; ekonomimizin gücü ve trendi, vergi yükü ile vergi adaleti, gelir dağılımı ve başta enflasyon olmak üzere temel ekonomik sorunlarımızın kronik olma vasfının ve nedenlerinin gündeme tekrar gelmesini ve tartışılmasını sağlayacak, ayrıca mevcut ekonomik tablonun oluşumunda yönetsel basiret performansının payının sorgulanmasına vesile olacaktır.