Haftaya bugün sandık başında olacağız. Türkiye'de yönetim sisteminin değişimini gerçekleştirecek ilk Cumhurbaşkanı ile ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görev alacak milletvekillerini belirlemek için oy kullanacağız.

Adayların belirlenmesiyle başlayan propaganda sürecinde hiçbir parti derli toplu görüşlerini ortaya koyamıyor. Sürekli karşı adaya ya saldırıyorlar ya da polemik yapıyorlar. Partiler ise verdikleri vaatlerle ekonomik gerçeklere uymayarak har vurup harman savuruyorlar.

Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek bir eğitim politikasını rakip partilerin söylemlerine takılmadan ortaya koyan yok. Eleştiri var ama, çözüme yönelik politikalar ve gerekli politikaları gerçekleştirecek eylem planını açılayan yok.

Haftaya oy kullanırken üzerinde düşünülmesi gereken en önemli diğer konu ise ekonomi yönetimidir. Ekonomi yönetiminde uygulanacak politikalar, küresel ekonomik saldırılara karşı alınacak önlemler ve ihracatta rekabet ile ithalatta korumacılık yaklaşımını ağzına alan yok.

Dış politika ikinci planda kalmış. Halk ise sessizliğini bozmuyor. Mitinglere bakıp tahminde bulunmak kolay gözükmüyor.

İlk kez oy kullanacak gençler bu seçimde önemli rol oynayacaklar. Ancak gençler, propaganda süreciyle ilgili değil gibi davranıyorlar. Gençlerin sessizliği halkın sessizliğine eklenince seçimi izleyen sabah Türkiye bir sürpriz ile uyanabilir.

Sosyal medyada yanlış doğru binlerce haber ve söylenti yayılıyor. Ancak sosyal medyanın halka ne ölçüde ulaştığı ve hangi ölçüde etkili yansıdığı belirsizliğini koruyor.

Seçime bir hafta kala tüm belirsizliklere rağmen hükümet etme sistemi değişeceği gerçeği ortada. Oy kullanırken sistem değişikliğini ve olası olumlu-olumsuz sonuçlarını değerlendirmek gerekir. Seçim sonuçları ne olursa olsun bizim yaşayacağımız başka bir Türkiye yok…