0
Ülkemizin ihracat rakamlarına parasal açıdan (dolar) bakıldığında; 1923 -2013 yılları arasındaki 90 yıllık dönemde, bir önceki yılın ihracatına göre ihracatın 63 yıl arttığı 27 yıl ise düştüğü, en son düşüşün ise 2013 yılında yaşandığı, dolayısıyla dış satımda başarılı dönemler geçirilse bile genelde bir istikrar olmadığı ve ihracatın sistematik bir yapıya dönüştürülemediği görülmektedir.
Bu çerçevede Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine dayanarak son beş yıllık dönemdeki (2009-2013) ihracat rakamlarını iller bazında (Girişimlerin merkez adreslerinin bulunduğu ile göre) genel olarak değerlendirmek ve bazı ilgi çekici hususları dikkatlere sunmakta fayda bulunmaktadır. Toplam ihracat gelirinin içinde illerin paylarının son beş yılık ortalamasına baktığımızda yüzde 1 ve üzeri olan diğer bir ifadeyle en fazla ihracat yapan 12 ilin sıralaması ve ortalamaları şöyledir:
1)İstanbul (yüzde 48,67), 2)Bursa (yüzde 8,45), 3)Kocaeli (yüzde 7,64), 4)İzmir (yüzde 5,92), 5)Ankara (yüzde 4,91), 6)Gaziantep (yüzde 3,43), 7)Manisa (yüzde 2,45), 8)Denizli (yüzde 1,79), 9)Sakarya (yüzde 1,48), 10)Hatay (yüzde 1,40), 11)Adana (yüzde 1,25), 12)Kayseri (yüzde 1,03).
Diğer 69 il ise toplam dış satımın ancak yüzde 11,58ini gerçekleştirmiştir. Ayrıca 2013 yılında ihracatı bir milyar doları aşan illerin sayısının 18 olduğu, bu kapsama anılan 12 ilin yanı sıra Mersin, Konya, Trabzon, Antalya, Şırnak ve Mardinin girdiği görülmektedir. Diğer taraftan en az ihracat Tunceliden yapılmış, bu ili Gümüşhane izlemiştir.
İhracat, gücünü üretimden ve özellikle ihracata yönelik üretimden alırken, her ilin üretim gücü, ürün çeşitliliği, nitelikli ve farklı ürün sunma yeteneği, rekabet imkanı, girdi maliyeti ve finansman ihtiyacı gibi faktörler sonuca etki eden unsurlar olarak öne çıkmaktadır.
Ancak, ihracatın küresel boyutu ülkelerin ihracata yönelik hazırlıklarını ve öngörülerini aşabilir, bu durumda küresel değişiklikler ve krizler sonucunda oluşan pazar daralmalarına ve genişlemelerine hızla uyum sağlayacak, gerekli tedbirleri alacak, ihracatçı firmaları ve yerel tedarikçileri bilgilendirecek, teşvik edecek, finansman ihtiyaçlarını karşılayacak çok dinamik bir sürecin ilgili kamu kurumlarınca gerçekleştirilmesi ve özel sektörle tam bir uyumun ve işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.
İhracat; normal süreçlerde de rakip ülkelerin ve ihracat yapılan ülkelerin (pazarların) durumlarını ciddi bir şekilde izlemeyi, mevcut pazarlardaki payı düşürmeden yeni pazarlar edinmeyi ve pazar çeşitliliğini sağlamayı gerektiren dinamik bir olgudur. Ayrıca, ihracatımızın ara malı ithalatına olan bağımlılığı ve teknoloji yoğun ürünlerin ihracat içindeki payının düşüklüğü diğer kronik sorunlar olarak dikkati çekmektedir.
İhracatımızın sorunlarının çözülmesi için; ihracat politikasının ve mevzuatın yeniden gözden geçirilerek, radikal kararlar alınmasının, belirli bölge ve iller üzerinde yoğunlaşmış olan ihracat performansının ülke geneline yaygınlaştırılmasının kalıcı ve sağlıklı bir çözüm olacağı düşünülmektedir.